BİR DÜNYADIR KADINLAR; GÖZLERİYLE GÜLEN, KALPLERİYLE KONUŞAN, BAKIŞLARIYLA BÜYÜLEYEN...KADINLARIN BU GİZEMLİ DÜNYASINI KEŞFETMEYE VE KENDİNİZİ DAHA İYİ ANLAMAYA NE DERSİNİZ???HER ŞEY SİZİN İÇİN...

27 Nisan 2008 Pazar

Zayıflamanın en akıllı yolu!

Zayıflamak için şok diyetlere ve mucize reçetelere bel bağlamaya gerek yok. Ucu bucağı olmayan zayıflama saplantısının bizi düşürdüğü komik durumlara bir son vererek aklımızı kullanmanın zamanı şimdi. Zayıflamak için neler yapmadık ki… Tek gıda rejimi, lokmaları 40 kez çiğnemek, sadece tek öğün yemek, sadece çiğ besinlerle beslenmek, bir hafta boyunca lahana çorbasıyla beslenmek… Kısa bir sürede mucizevi bir şekilde zayıflamak için en fantastik rejim reçetelerini bile denedik. Sonuç; mutsuzluk, yetersizlik duygusu ve gerginlik dolu bir kısırdöngü... Zayıflamak için şok diyetlere ve mucize reçetelere bel bağlamaya gerek yok. Ucu bucağı olmayan zayıflama saplantısının bizi düşürdüğü komik durumlara bir son vererek aklımızı kullanmanın zamanı şimdi. Hayal gücünü zorlayacak saçmalıktaki diyetler yerine, zihnimizin ve irademizin bütün olanaklarını kullanmaya ne dersiniz? Diyet yapmayı; kendinizi ve bedeninizi daha yakından tanıdığınız bir içsel yolculuğa dönüştürmek de mümkün. Öncelikle kilo vermenin de, verdiğiniz kiloları korumanın da bir samimiyet ve kararlılığın yanı sıra yoğun bir çaba gerektirdiğine bütün kalbinizle inanmak zorundasınız. Bedenimiz fizyolojik bir mekanizma

doğrultusunda açlık ve tokluk hissediyor. Vahşi diyetler yapmak bu mekanizmayı bozup bedene savaş ilan etmek anlamına gelir ki, her durumda kaybeden siz olursunuz.

Bu nedenle dengeli beslenmenin yolu vücudumuzu dinlemekten geçiyor, zira vücudumuz bizi fizyolojik ihtiyaçlarımız doğrultusunda uyarıyor. En doğrusu, zayıflama saplantısıyla zehirlenerek korkularınızı dinlemek yerine bedenin zekasını uyararak zayıflamak. Çünkü bedeniniz bir makine değil, kendine göre bir zekası ve ritmi var. Bu zekayı yok saymak yerine uyandırabilirseniz, kilo vermeyi mutluluk hissi veren doğal bir sürece dönüştürülebilirsiniz. Böylece bedeninizle kopardığınız sağlıklı ilişki yeniden gelişir.

Yöntemin esası; o anki yemek yeme ve egzersizle ilgili davranışların kaydedilmesi. Ana ve ara öğün açlık derecesi, yemek yenilen yerleri ve zamanı, kimlerle yendiği, yenilen besinlerin miktar ve çeşidini, yemek yenildiğinde hislerini, aynı zamanda gün içerisinde yapılan fiziksel aktivite türü ve süresi için bir kayıt formu tutulmalı. Bu şekilde şişmanlığa neden olan ve değiştirilmesi gereken davranışların farkına varılır. Başlangıçta, her gün bu tarz bir kayıt zaman kaybı olarak görülebilir ancak bu yöntemle kişilerin kendiliğinden besin alımlarını azalttıkları görülmüş.

Şişmanlığa neden olabilen hatalı davranışlardan bazıları: Çok fazla yemek, hızlı yemek, büyük lokmalar almak, az çiğnemek, yemekte çatalı ve bıçağı elinden hiç bırakmamak, sürekli öğün atlamak, öğün arasında sürekli bir şey atıştırmak, yerken gazete okumak ve televizyon seyretmek, sıkıntılı ve stresli durumlarda aşırı yemek, davet ve ziyaretlerde ikramları reddetmemek, akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar yemek, su içmemek veya az içmek, çalışanların eve geldikten sonra atıştırması ve akşam yemeğini yeniden yemesi. Kayıt tutarak yukarıdaki hatalı davranışların hedefe ulaşılabilir olanlarını belirlemeli, bunları değiştirebilecek bir sıraya koymak ve doğru davranışlarla değiştirmek gereklidir.

Aşırı yemeğe neden olan herhangi bir uyarı duyguların yoğunlaşmasına neden olarak açlık için yanlış bir sinyal oluşturuyor. Besinlerin güzel tadı ve yatıştırıcı etkisi yüzünden, bu uyarılara yanıt olarak yemek yiyenler kendini mutlu hissediyor. Ayrıca bu tür bir yanıt iştah artışının yanı sıra aktivite azalmasıyla da kendini gösteriyor. Bu nedenle bu duygusal ve sosyal etkenleri kontrol altına almak kilo verme başarısını artırıyor. Peki bu uyaranları nasıl kontrol edelim?

Alışverişe yönelik öneriler:

- Yiyecek alışverişini tok karnına yapın.

- Yenmemesi gereken veya az tüketilecek besinleri satın almayın.

- Alışverişe giderken liste kullanın ve gerekli besinleri önceden planlayın.

- Yetecek kadar para alın ve kredi kartı taşımayın.

- Hazır besinleri satın almayın.

- Mutlaka etiketleri okuyun ve aynı gruptan besinler arasında enerjisi düşük olanı tercih edin.

- Yiyeceklerle ilgili televizyon programlarını ve reklamları seyretmeyin.

Planlı olmaya yönelik öneriler:

- Besinleri sınırlamak yerine ne yiyeceğinizi önceden belirleyin.

- Boş zamanlarda yiyecek atıştırmak yerine egzersiz yapın.

- Sabah kalkınca, her öğün öncesi ve sonrasında 1 su bardağı ılık su için.

- Günde 3 ana ve 3 ara öğün yiyin.

- Öğün atlamamaya özen gösterin.

- İkram ve ısrarları geri çevirmeyi kabalık olarak nitelendirmeyin.

- Her sabah düzenli dışkılama alışkanlığı edinin.

- Her hafta sabah aç karnına ince kıyafetle tartılıp, ağırlığınızı not edin.

Yiyeceklerle ilgili öneriler:

- Göz önünde yiyecek bulundurmayın.

- Mutfakta fazla zaman geçirmeyin, işinizi mümkün olduğunca hızlı bitirin.

- Şişmanlamanıza neden olan besinleri evde bulundurmayın.

- Yenilecek besinleri buzdolabının ön tarafında göz önünde bulundurun.

- Daima yemek için küçük, salata için büyük tabak kullanın.

- Servis yapılan kepçenin küçük olmasına özen gösterin.

- Servis tabağını masada veya ortada bırakmayın.

- Yemek biter bitmez masadan kalkın.

- Tabakta yemek bırakmaktan çekinmeyin, hatta yemek bırakmayı alışkanlık haline getirerek kalanı ara öğünde tüketin.

- Küçük Iokmalar halinde yemeğin tadını alarak yavaşça yiyin.

- Çiğnerken çatalı ve kaşığı elinizden bırakın.

- Yemek yerken başka şeyler yapmayın.

- Yatmadan en az 2 saat önce yemek yeme işlemini bitirin.

- Zengin süslemelerden ve salata soslarından uzak durun.

Haydi makyaja

Ünlü markaların yardımıyla farklı tarzlarda makyaj yapmanın ipuçlarını öğrenemeye ne dersiniz?Klasik: En güzel renkler sahnede.Önce fondöten (Color Clone) silikon kauçuk bir süngerle yüze sürülüyor. Böylelikle cilt kusurları doğal bir şekilde kapatılıyor. Altın far kaşların sınırına kadar tüm göz kapağına dağıtılıyor. Üzerine bir fırça yardımıyla transparan pudra kullanılıyor (Loose Eye Shadovv 02). Dudaklar kırmızı bir dudak kalemi yardımıyla önce çerçeveleniyor sonra rujla içi dolduruluyor. Kırmızı ruj kullanımında en önemli nokta rujun ve dudak kaleminin renk uyumu (Ritual Ro-uge 32). Rujun fazlası bir kağıt mendil yardımıyla alınıyor, böylelikle dişlerin de temiz kalması sağlanmış oluyor (Tüm ürünler Helena Rubinstein). Sofistike: Cesareti olanlar için sıra dışı bir tarz. Sezonun 'in' rengi mor tonlarıyla dumanlı gözler yaratılıyor. Aynı tondaki bir göz kalemiyle önceden sınırları çizilen göz kapakları, farın daha kalıcı ve etkili olma¬ında yardımcı bir rol üstleniyor. Göz kapağının alt ve üst bölümünü gözün dışına taşacak şekilde bir kalemle belirginleştiriliyor (Chol Eye Pencil 01). Far (Color Statement for Eyes 50) bir fırça yardımıyla göz kapağına uygulanıyor. Göz makyajının etkisini artırmak için kaşların başladığı bölgeye açık pembe far

kullanılıyor.Son nokta için kirpiklere bolca maskara sürülüyor (Lash Queen). (Tüm ürünler Helena Rubinstein)

Romantik:

Hafif bir makyaj bile çoğu zaman oldukça etkili olabiliyor. Cilt sıvı fondötenle makyaja hazırlanıyor. Temiz olmayan ciltlerde ya da pigment lekelerinde ise krem fondötenlerin kapatıcı etkisi daha fazladır (Cashmere Perfect). Göz kapaklarına parlak kahve tonları kullanılıyor (Color Resist 07). Gözün içine sürülen beyaz göz kalemi gözün optik olarak daha büyük görünmesini sağlıyor. Makyajın sonunda kirpiklere maskara sürülüyor ve dudaklar parlak pembe gloss'la vurgulanıyor (Glam Shine 11). Ama dikkat: Dudak çevresindeki ince kırışıklıklar parlaklıkla daha da belirginleşebiliyor. Bunun için aynı tonlardagnat bir ruj da alternatif olabilir. (Tüm ürünler L'Oreal Paris)

Asil:

Fondöten alın bölgesinden başlayarak çene hizasına kadar yüze iyice yayılıyor(eğer büyük gözeneklere sahipseniz o zaman fondöteni sürmek yerine parmak uç larınızla vurarak cildine uygulayın), kapaklarına altın yeşil far sürülüyor (Cc lor Apqeal Holographic 104). Koyu kırmızı parlak dudaklar her zaman bakışk odak noktasıdır her zaman (Color Ric Sheer 97). Mükemmel bir etki için dudak çevresi koyu kırmızı bir dudak kalemiyle belirginleştiriliyor (Lipliner 725). Ardından üzerine gloss kullanılıyor (Glam Shi¬ne 34) (Tüm ürünler L'Oreal Paris)

En besleyici 5 sebze ve meyve

Doktorlara göre deli gibi sebze ve meyve yememiz lazım. Biz size en yararlılarını söyleyelim de, işiniz kolaylaşsın! Doktorlar, gazeteler, televizyonlar, sürekli taze besinlerle beslenin, sebze, meyve yiyin diye kulağımızın dibinde davul çalıyorlar. Eh biz de anlaksız, anlayışsız değiliz, Amerikalıların peşinden 'Hurra!' diyerek, sağlıklı hayata doğru yelken açıyor, taze meyve ve sebzelerden sebepleniyoruz. Yiyoruz, yiyoruz da, bu yediklerimizin hangisi gerçekten bizi tıka basa vitamin ve mineralle dolduran ve küçük atom karıncalar olmamızı sağlayan besinler acaba? Aşağıdaki en yararlı sebze ve meyveler listesi, içerdikleri lif, beta-karoten, fitokemikal (bitkilerde bulunan ve hastalıklarla savaşan doğal kimyasallar), vitamin ve minerallere göre hazırlanmıştır. En yararlı 5 meyve: Karpuz: Tam bir C vitamini deposudur. Ayrıca karotenoid (beta-karotenin de üyesi olduğu, bitki ve hayvanlarda bulunan yeşil ve sarı pigmentler ki hastalıklara karşı etkili oldukları biliniyor.) ve yüksek miktarda lif içeren karpuzun kalorisi de düşüktür. Papaya: Bizim pek tanımadığımız tropikal bir meyve olan papaya da yüksek miktarda C vitamini, karotenoid, lif ve potasyum içerir. Portakal: C vitamini ve folat içerir. Aynı zamanda, sadece suyunu içmek yerine, meyveyi de yerseniz, içinde bulunan liften de faydalanmış olursunuz.

Greyfurt: Gene bolca C vitamini, karotenoid, kolesterol düşüren cinsten lif, pektin (bazı ham meyvalarda bulunan jelatinli bir madde) ve pek çok fitokemikal vardır.

Kayısı: Zengin bir beta-karoten kaynağıdır. Bol miktarda potasyum, lif ve bir miktar da C vitamini içerir. Kuru kayısıda C vitamini bulunmaz, ancak iyi bir demir kaynağıdır.

En yararlı 5 sebze:
Ispanak: İçinde sanıldığından daha az demir olduğu için işe yaramaz olduğunu zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Ispanak, zengin bir beta-karoten kaynağıdır. Aynı zamanda, C vitamini, folat, demir, potasyum ve kalsiyum içerir.

Tatlı patates: Bolca potasyum içerir. Ayrıca C vitamini, beta-karoten ve lif de içerikleri arasındadır.

Lahana: Beta-karoten, C vitamini, folat, kalsiyum ve lif içerir.

Havuç: Bol miktarda beta-karoten ve lif içerir.

Kırmızı dolmalık biber: Tam bir C vitamini kaynağı olan tatlı kırmızı biberde aynı zamanda beta-karoten ve lif de vardır.

Yaza hazırlık diyeti

5 gün boyunca uygulayacağınız bu diyetle yaz gelmeden forma girebilirsiniz. Hemen başlayın, hafta sonuna 2 - 3 kilo eksik girin! Hedef: 2 - 3 kilo vermek. Günlük kalori: 1300 Kcal Diyetin günlük menüleri: 1. gün • Sabah: 1 fincan kahve, 40 gram bisküvi ya da 6 grisini • Kuşluk: 1 küçük boy diyet yoğurt • Öğle: Fasulye çorbası, ıspanak haşlaması, 60 gr. katı yumurta, 50 gr. kepek ekmeği • İkindi: 1 kivi ya da portakal • Akşam: Tavuklu yağsız salata, haşlanmış soğan, 50 gr. tavuk eti, 2 armut 2. gün • Sabah: 1 fincan kahve, 6 grisini

• Kuşluk: 1 adet küçük boy diyet yoğurt
• Öğle: Patlıcanlı makarna, turp salatası, 3 grisini
• İkindi: 1 elma
• Akşam: Fırın, ızgara ya da buğulama balık, haşlanmış taze fasulye, 3 grisini, 1 armut

3. gün

• Sabah: 1 fincan kahve, 3 dilim yağsız kepekli ekmek
• Kuşluk: 100 gram erik
• Öğle: Patatesli domates çorbası, haşlanmış ıspanak, 4 grisini.
• İkindi: 1 armut
• Akşam : Fırın, ızgara ya buğulama usülü pişirilmiş balık, lahana salatası

4. gün

• Sabah: 1 fincan çay, 3 dilim yağsız kepekli ekmek
• Kuşluk: 100 gram çilek
• Öğle: Haşlanmış semizotu, fasulyeli pilav, 3 adet grisini
• İkindi : 1 kivi
• Akşam : Zeytinyağlı rozbif, patlıcan kızartma, 2 dilim yağsız kepekli ekmek, 1 elma

5. gün

• Sabah: 1 fincan kahve, 3 dilim yağsız kepekli ekmek
• Kuşluk: 1 ufak boy diyet yoğurt
• Öğle: Sebze püresi, haşlanmış biber, 2 dilim yağsız kepekli ekmek
• İkindi: 1 kivi
• Akşam : Terbiyeli dana eti, rendelenmiş havuç 2 dilim yağsız kepekli ekmek

Doğru diyet nedir

Uzmanlar diyet konusunda yaptıkları açıklamalarda bir diyetisyenin kontrolüyle bilinçli olarak kilo verilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Tek tip diyetlere ise kesinlikle itibar etmemek gerekiyorb Aslında "kişiye özel" diyeti çok doğru bir kavram. Çünkü her bedenin alması gereken protein, vitaminler ve karbonhidrat farklıdır. O kadar çok faktör var ki zayıflama gerçeğinde. Örneğin kilo verme metabolizmaya, beden tipine göre değiştiği için kesinlikle takvimlere de bağlı kalmamak gerekir. Birçoğumuz, hayatımızın belli

dönemlerinde “rejim” ya da “diyet” denilen kavramla tanışıyoruz. Besinleri dengeli olarak tüketmediğimiz için kimi zaman bedenimiz isyan ediyor ve belli hatlarda "genişleyerek" bizi protesto ediyor! Sonuç olarak , kilolara karşı savaşta kendimizi galip ilan etmek için çırpınıp duruyoruz. Ve rejim yapmak genç yaştan itibaren hayatın bir parçası oluyor. Şunu uzmanlar sık sık dile getiriyor. Kilo verme "estetik" kaygılarla da olsa amaç sağlıklı bir bedene kavuşmak. Bir çok insan için artık sağlıklı olmak "yaşam biçimi" haline gelmiş durumda. Formda kalmak, sağlıklı olmak gibi kaygıların arttığı bir çağdayız. Tabii ki sağlıklı yaşam eşittir diyet değildir ama "yeme disiplini" olmadan da ona kavuşmamız mümkün değil.

Peki doğru diyet nedir. Uzmanlar diyet konusunda yaptıkları açıklamalarda bir diyetisyenin kontrolüyle bilinçli olarak kilo verilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Tek tip diyetlere ise kesinlikle itibar etmemek gerekiyor Aslında "kişiye özel" diyeti çok doğru bir kavram. Çünkü her bedenin alması gereken protein, vitaminler ve karbonhidrat farklıdır. O kadar çok faktör var ki zayıflama gerçeğinde. Örneğin kilo verme metabolizmaya, beden tipine göre değiştiği için kesinlikle takvimlere de bağlı kalmamak gerekir. Üç haftada üç kilo veren arkadaşının diyetinin aynısını uygulayıp, "bak, hala bir kilo bile vermedim" gafletine düşebiliyor bazı insanlar bu yanlış bilinçten dolayı. Çok önemli bir nokta var ki kilo verirken acele etmemek. Yani kısa sürede kilo vermeye heveslenmeyin. Beslenme ve diyet uzmanları "şok diyetler"in tehlikesinden söz ediyor. Çünkü bu tür diyetler kesildiğinde kişi daha fazla kilo alıyor. Uzmanlar haftada 1 veya 1.5 kilo vermenin sağlıklı olduğunu belirtiyorlar.

Hareket mucizeler yaratır

Sağlıklı yaşam için doğru beslenme ve düzenli egzersiz şart. TV’ye esir olmuş insanlar topluluğu olarak maalesef hareketi sevmeyen bir toplum olduk. Ve ekran bağımlılığı kilo olarak geri dönebiliyor insanlara. Diyetle birlikte “harekete geçmek” şart. Yağları kullanılıp, kasların kaybedilmeyeceği ve metabolizma hızının düşürülmeyeceği bir diyet program uygulanmalı. Herkes kendi metabolizmasına uygun olanını seçmeli Onlarca bedene göre onlarca diyet mevcut. Sadece sebze -meyve ile beslenen, hamur işlerinden uzak duranlar da zayıflayabiliyor. Günde yarım saat yürüyüp, fazlalıklarını eriten için de yanlış yapıyor diyemeyiz. Çünkü yürüyüş en sağlıklı zayıflama yöntemlerinden biri. Daha fazla zayıflama yönteminden söz edip kafanızı karıştırmadan üçte karar kılalım. Şunun da altını çizelim tekrar: En azından “danışma” düzeyinde bile olsa, mutlaka bir diyetisyenle iletişiminiz olsun.

Diyette püf noktaları

- Canınız bir şey çektiğinde yiyin ama miktarı az olsun.
- Sabahleyin kahvaltıyı ihmal etmeyin.
- Su sürekli "aklınızda olsun. Bol bol su için.
Yürüyüşün çok önemli olduğunu unutmayın. Kısa mesafelerde araca binmeyin.
- Saat 20.00'den sonra yemek yememeye özen gösterin.
- Tatlı ve meyveyi yemeklerden hemen sonra almayın. Yemeğin ardından en az iki saat geçmesini bekleyin.
- Çay ve kahvede şeker kullanmayın.

20 Nisan 2008 Pazar

Yüzünüzü temizlemeyi biliyor musunuz?

Yüz temizliği hem güzellik ve bakımın ilk adımı, hem de hijyenik bir harekettir. Sağlıklı, ışıltılı ve taze bir cilde sahip olmak için yüzü kirlerden, salgılardan ve makyajdan arındırmak vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelmelidir. Yüz derisi oldukça ince ve hassastır. Vücudunuza oranla çok daha çabuk bozulur ve yıpranır. İyi bir temizlik, yaşınız ve cilt tipiniz ne olursa olsun cilt güzelliğinizi korumak için ilk ve en önemli etaptır. Zamanınız ne kadar kısıtlı olursa olsun, cildinize ayıracağınız beş dakika ilerde size yıllar olarak geri dönecektir. Neden? Günlük makyaj temizliği cildinizin ışıltısı ve tazeliği için vazgeçilmez bir etaptır. Kolayca ve kısa sürede yapılan bu işlem cilde sağlık, canlılık verdiği gibi, dış etkenlere karşı kendini korumasına da yardımcı olur. Sabah ve akşam temizlenmeyen bir cilt donuklaşacak, hassaslaşacak ve dıştan gelen etkilere karşı dayanıksız olacaktır. Günlük cilt temizliği cildin fizyolojik dengesini koruması açısından son derece önemlidir. Ne zaman? Günde iki kez: Sabah ve akşam. - Sabah: gece boyunca biriken sebum ve atıklardan cildi temizlemek için. - Akşam: makyaj artıklarından ve gün boyu cilt üzerinde birikmiş olan kir ve tozlardan

cildi temizlemek için

Nasıl?

İhtiyaç ve eğilimlerinize uygun yapıda ve ambalajda pek çok temizleyici ürün çeşidi vardır: süt ve losyonlar, jeller, yağlar, makyaj temizleyici mendiller gibi. Bu temizleyicilerin büyük çoğunluğu içeriklerinde bulunan pek çok aktif madde sayesinde cilt bakımı yapma, tahrişi, kızarıklıkları, kırışıklıkları engelleyip, cildi yatıştırma özelliklerine de sahiptir.

Göz makyajını temizlemek

1- Pamuğunuzu göz makyajı temizleyiciniz ile ıslatın. Gözlerinizi kapatın. Yavaş ve hafifçe kirpik köklerinizden uçlara doğru rimelinizi çıkarın. Kirpiklerinizin rimelden tamamen arındığından emin olduktan sonra, üst göz kapağınızı içten dışa doğru temizleyin. Makyajınızı süt veya yağ ile çıkardıysanız suyla durulayın.

2– Göz makyajınızı temizlerken sert ve yıpratıcı hareketlerden kaçının. Göz çevresindeki deri çok ince ve hassastır; kolaylıkla tahriş olur ve kırışabilir.

3– Göz makyajınızı tamamen temizleyip duruladıktan sonra bir kağıt mendil veya yumuşak bir havluyla iyice kurulayın. Islak kalmış bir cilt nemsizliğe neden olur.

Doğru iç çamaşırını seçmek

Kadınların en mahrem dünyasıdır iç çamaşırı... Hiç kimsenin görmeyeceğini bilsek bile hep en güzelini seçmeyi ve hep en güzelini giyinmeyi isteriz. Fakat iç çamaşırı seçmek kıyafet seçmek kadar kolay değildir. Bazı kuralları vardır. İç çamaşırı seçerken dikkat etmemiz gereken belirli noktalar vardır. Üzerimizde güzel durmasından başka rahat etmemiz de oldukça önemlidir. Ne de olsa bütün gün içimizde bir yerlerde saklanıp duracaktır. Rahatlık: sizi sıkan, rahatsız eden bir iç çamaşırı giyinmek oldukça kötü bir durumdur. Ne kadar güzel olursa olsun mutlaka içinde rahat davranabileceğiniz bir iç çamaşırı seçmelisiniz. Ölçünüzü kontrol edin: Kendi vücut ölçünüze uygun olan bir çamaşır seçmelisiniz. Örneğin küçük göğüslere sahipseniz büyük görünsün diye büyük ölçülerde bir sütyen almaya kalkmayın. Bu sizi gün boyu rahatsız eder. Giysilerinizi düşünün: Eğer açık renk kıyafetler tercihinizse sürekli koyu renklerde iç çamaşırı almanız bir işe yaramaz çünkü giymeniz mümkün olmaz.Ya da transparan giyinmeyi tercih edenlerdenseniz dantelli bir iç çamaşırı tüm gizliliğinizi ortadan kaldıracaktır.


G-String: Çoğu kadın g-string giyinmekten kaçar oysa artık her vücuda göre bulmak mümkün ve kullandıkça yararlarını görebilirsiniz.

Malzemeye dikkat: İç çamaşırında kullanılan malzemeye dikkat etmeniz gerekir. İpeksi string bir külot pantolonların ya da ince eteklerin altında oldukça hoş durabilir.

Rengi önemli: Kendi ten renginize uygun iç çamaşırı seçmenizde yarar var özellikle de siyah ve beyaz pantolonların altına giyinmek için. Çünkü beyaz bir pantolonun altına yine beyaz bir iç çamaşırı giyinmek oldukça çirkin duracaktır. Bunun yerine ten rengini tercih etmelisiniz.

Birbirine uydurun: Çoğu kadın kimsenin görmeyeceğini bilseler dahi sütyen ve külodun takım olmasına dikkat ederler. Çünkü kendilerini böyle daha seksi hissederler.

Diyet programı seçerken

Piyasada pek çok diyet ürün ve programı var. Peki ama kilo vermenizi sağlayacak sağlıklı bir program nasıl seçilir? Diyetler ve zayıf kalma çabaları modern hayatın bir parçası artık. Üstelik hepimiz bu uğurda tonla para dökmeyi de göze alıyoruz. Burada sorun şu: Tamam çeşit bol, tonla zayıflama ürünü ve programı var. Var ama hem işe yarayanını, hem de sağlıklı olanını nasıl seçeceğiz? Tabii en eski yöntem burada da geçerli, yani tanıdıklara sormak. Ama biri için uygun olan bir ürün ya da program diğerinde hiçbir işe yaramayabilir. Bir zayıflama programına dahil olmadan önce, aşağıdaki soruları sorun. Eğer 5 sorunun tamamına da 'evet' diyebiliyorsanız, o zaman o program uygulamaya değer olabilir. 1. Program tüm besin gruplarından yiyecekleri içeriyor mu? Eğer bir zayıflama programı herhangi bir besin grubunu (tahıl, meyva, sebze, süt ürünler vb.) liste dışı bırakıyorsa, o zaman ihtiyacınız olan viştamin ve minerallerin bir kısmını alamama tehlikesiyle karşı karşıyasınız demektir. Ayrıca diyetinizde çeşitlilik olmaması demek, bu diyeti uzun vadede yapmanızın zor olacağı anlamına da gelir. Şunu unutmayın: Kilo vermek için yapacağınız değişiklikler, ulaştığınız kiloyu korumak için olanla aynı değişikliklerdir.

2. Diyetin size verdiği günlük kalori miktarı nedir?
Sağlıklı bir diyette kadınların alması gereken günlük ortalama kalori miktarı 1400 ila 1600 arasındadır. Bu oran erkeklerde 1800 ila 2000'e çıkar. Aldığınız kalori miktarı bu rakamların altına düşüyorsa, yeterince iyi beslenmiyor olabilirsiniz.

3. Uyguladığınız program sevdiğiniz besinleri de içeriyor mu?
Örneğin şeker ve yağ gibi besinleri tamamen liste dışı bırakan diyetleri uygulaması zordur. Haftada bir porsiyon bile olsa sevdiğiniz bir besini yiyebilmek diyetinizin devamlılığı açısından sağlıklı olacaktır.

4. Diyetiniz yaşam stilinize ve bütçenize uygun mu?
Verilen besinlerin hem yaşam stilinize, hem de bütçenize uygun olması diyetin devamlılığ açısından önemlidir. Örneğin çalışan bir kişiyseniz ve öğle yemeklerinde dışarıda bulamayacağınız şeyler veriliyorsa, diyeti yapmanız zorlaşır. Ya da diyet programınız çok pahalıya geliyorsa, sıkıntı durumunda ilk kesintiye uğrayacak şey o olur. Bu nedenle bunları baştan düşünmekte fayda vardır.

5. Uyguladığınız programa günlük aktiviteler de dahil edilmiş mi?
Araştırmalar açıkça gösteriyor ki, günlük egzersiz hem kilo vermekte, hem de bunu korumakta son derece etkili. Egzersiz yapmadan kolay yolda kilo vermenizi sağlayacağını iddia eden programlar güvenilir değildir.

Bu saydıklarımızın dışında dikkat etmeniz gerekenler de şunlar:

  • Sağlıklı bir diyetle haftada bir kilo verebilirsiniz. Bu nedenle hızlı kilo verdirdiğini iddia eden diyetlere itibar etmeyin. Yavaş yavaş zayıflamak en sağlıklı ve kalıcı yoldur.
  • Sağlık problemlerinden ötürü daha hızlı kilo vermesi gerekenler, bunu bir doktor gözetiminde gerçekleştirmelidir.
  • Zayıflama programları ne tür besinlerden ne kadar yenmesi, ne kadar egzersiz yapılması gerektiği ve duygularla yemek arasındaki ilişki gibi konulara değinmelidir.

Sporun azı karar çoğu zarar

Düzenli olarak spor ve egzersiz yapmak sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmakla beraber, her şeyde olduğu gibi olduğu gibi sporun da azı karar çoğu zarar. Özellikle ergenliğe yeni adım atmış genç kızlarda gereğinden fazla spor yapmak ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Fazla ve ağır spor yapan genç kızlarda, bu duruma beslenme bozukluğu eklendiğinde östrojen (kadınlık hormonu) azalır ve buna bağlı olarak kemik erimesi başlar. Fiziksel ve ruhsal anlamda çok çeşitli gelişmelerin yaşandığı bu dönemde ağır egzersizler altına giren genç kızların % 60’ında amenore yani hiç adet kanamasının olmaması durumu görülüyor. Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Yardımcı Üreme Teknikleri Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir, kilo kaybı, aşırı yorgunluk ve konsantrasyon bozukluğu, düzensiz adet kanamaları yada regl dönemlerinin kesilmesi gibi durumlarda hemen bir hekime başvurulmasını öneriyor. Taşdemir, ergenliğe yeni girmiş hassas yapıdaki vücudun fazla egzersiz ile zorlanmasının kas yaralanmalarına ve kemiklerde herhangi bir travmaya bağlı olmadan kendiliğinden oluşan kırıklara neden olabileceğini belirtti. Ayrıca bu durum uzun süre tedavi edilmediğinde kemiklerde, üreme sağlığında ve

kemiklerde kalıcı zararlar meydana getirebiliyor. Genç kızların spora bağlı sağlık sorunlarının yaşamamaları için düzenli beslenmeye çok dikkat etmeli ayrıca gerekli durumlarda kalsiyum ve vitamin takviyesi yapmalıdırlar. Fazla spor yapıldığında adet kanmalarının tarihleri kaydedilip izlenmeli ve öğün atlamadan düzenli olarak beslenilmelidir. Genç kızlar bayan atletlerle çalışan diyetisyenlerden beslenmeleri ile ilgili tavsiyeler alarak, gerektiğinde vitamin, kalsiyum ve demir takviyesi yapabilirler.

Zayıf kalmanın sırları

Zayıflamak için yapmadığınız şey kalmadı fakat hala istediğiniz hızda kilo veremiyorsanız bazı şeyleri yanlış yapıyorsunuz demektir. 1- Protein alın: Kahvaltı dahil her öğünde protein almak metabolizmayı hızlandırır ve daha çok kalori yakmanızı sağlar. 2- Unlu besinlerden uzak durun: Beyaz ekmek, pasta ve börek gibi karbonhidrat ağırlıklı besinleri bir süre mönünüzden tamamen çıkarın. 3- İşlenmemiş besinler yiyin: Yediğiniz her şeyin yüzde 90'ı katkısız ve doğal olmalı. 4- Nişastayı azaltın: Nişastayı günde bir porsiyona indirin ve bu porsiyonu akşam yemekten kaçının. Nişasta kaynağı olarak patates, fasulye veya yulafı tercih edin. 5- Meyveyi abartmayın: Günde 2 porsiyondan fazla meyve yemeyin. Bunlarda da yalnızca az şekerli ve bol lifli olanları tercih edin. Muzdan ve meyve suyundan uzak durun. Elma, armut ideal. 6- Süt ürünlerine dikkat: Süt ürünlerinden özellikle de inek sütünden uzak durun. Zaman zaman birkaç dilim peynir veya yoğurt yiyebilirsiniz. 7- Alkole yaklaşmayın: Bazı araştırmalar aksini söylese de alkolün meyve-sebzeden alamayacağınız hiçbir bir faydası yok.

8- Bitkisel yağlar kullanmayın: Ayçicek ve mısır yağından uzak durun. Bunlar fazla rafine edildiği için ısıtıldıklarında vücutta birikir ve damar tıkanıklığı yapar.

9- Yağ tipine dikkat edin: Ne kadar yediğiniz, ne tip yağ yediğinizden daha az önemli. Margarin ya da kızartma yağından uzak durun. En iyisi Omega-3 ve balık yağı.

10- Su için: Hem sağlıklı bir yaşam hem de zayıflamak için her gün mutlaka 8 bardak su için.

Genç görünmenin ipuçları

Genç ve sağlıklı görünmek, yaşlılığa karşı direnmek... Konu üzerine verilen sihirli formülleri bir kenara bırakın. Çünkü genç ve sağlıklı bir cilde sahip olmanın kuralları aslında hepimizin bildiği basit kurallar... Bazı kuralları belki hemen hatırlayacaksınız, bir kısmı da bile bile göz yumduğumuz ya da vazgeçemediğimiz trend'lerin hayatımıza kattıkları. Oysa modayı bu kadar yakından takip etmek ve renk paletlerinin tüm renklerini cilde uygulamak da yaşlı gösterebilir. Biz size güzel görünmenin altın kurallarını önereceğiz. Tamamen sezondan bağımsız bir şekilde, görüntünüzde belirgin değişikliklere hazır mısınız? Güzelliğin ipuçları Cildinize özel ideal cilt bakım programını bulduğunuzu varsayıyoruz. Asıl gerekli olan görüntünüz üzerinde önemli bir rolü olan üç ana destek. Beslenme Saçların ve tırnakların oluşumunu, onların kalın mı yoksa ince mi olacaklarını ya da cildin niteliklerini belirliyor. Cildinizin parlak ya da enerjik olması için ne tarz beslendiğiniz değil vitamin ve mineral zengini yiyeceklerin alımı önem taşıyor. Nemlendirme Hiçbir zaman susamayı beklemeyin, aksine kendinizi motive olmadan su içmeye programlayın. Bunun anlamı günde en az iki litre sıvı almanın gerektiği. Su, bilindiği gibi vücudu temizliyor ve cildi besliyor. Uzun bir parti gecesinin sonunda da su, adeta yaşam iksirine dönüşebilir. Alkolün kuruttuğu vücudun yeniden eski haline dönmesini sağlıyor.



Makyaj

Yüzünüze avucunuzun içiyle aşağıdan yukarıya doğru masaj yapın. Özellikle cilt bakımından önce sabahları ya da akşamları ideal.

Cildinizde taze bir görünüm içinse asla cilt tonunuzdan daha koyu bir fondöten kullanmayın. Fondöteninizin hafif parlak olması önemli değil, cilde hoş bir hava verebilir. Ancak dikkat çok fazla parlaklık cildi yağlı gösterebilir. Pudrayı ise mümkün olduğunca az uygulamaya dikkat edin çünkü kırışıklıkların belirginleşmesine neden olabilir.

Soğuk ve karanlık renklerden ise uzak durmalısınız. Bronz, şeftali gibi sıcak tonlar ise yüze daha yumuşak bir görünüm sağlar. Koyu renkli bir ruj dudaklarınızı ince gösterir.

Yorgun musunuz? O zaman tırnaklarınızı dikkat çekici renklerle boyayabilirsiniz. Bu küçük hile, bakışları yüzünüzden bakımlı ellerinize yoğunlaştırır.

Uyku

Bedenin ve ruhun yenilenmesinden sorumlu. Tatil sırasında normal uyku düzeninizi yeniden kurabilirsiniz. Belki geçireceğiniz uykusuz bir gece de belirli bir probleminizi çözmeniz için gerekli olabilir.

Bu tür uykusuz geceleri sorun olarak algılamayın. Yine de aylarca süren uykusuzluk önemli sorunların ipuçları olabilir.

Duruş

‘Vücudun duruşunun yaşla ne ilgisi olabilir?’ demeyin. Artık bir ergenin vücuduna sahip olmadığınız için, önemi daha da artıyor. Baş yukarı, omuzlar dik ve birini her an selamlamaya hazır kollar. Karşınızdakinin bakışlarına odaklanın, sevinin ve onu dinlemeyi öğrenin.

Tembellik eden ve dedikodu yapan insanlardan uzak durun. Her zaman meraklı olun. Çevreye ve dış dünyaya karşı ilgili olun, kendinize hobiler edinin. İçinizdeki ateş, dışarıya aydınlık olarak yansıyacaktır.

S.O.S bakım

Gece dışarı çıkmadan önce yüzünüze sıcak bir kompres yapmak kan dolaşımını artırır ve yüz çizgilerini yumuşatır.

Ve ruj, fondöten ya da far... Ürünleri kullanırken abartıdan mutlaka kaçının.

Egzersiz ve diyet hakkında 22 yalan

Sabah, öğle, akşam veya her zaman. Herkesin kendine göre uygaladığı bir egzersiz ve diyet programı var. Hayatımızın çeşitli dönemlerinde bir parçamız haline gelen diyet ve egzersiz hakkında herkesin söylediği bir şeyler ve yapılan yorumlar var, ama gerçek gibi görünen bu bilgiler ne kadar doğru ve ne kadar sağlıklı hiç düşündünüz mü? Sizin için araştırdık, sorduk, öğrendik. İşte size egzersiz ve diyet hakkında, çok şaşıracağınız tam 22 yalan! 1- Egzersiz yaptıktan sonra spor içeceği içmek çok gereklidir. Vücudumuzun en önemli sıvı ihtiyacını "su" ile karşıladığımızı hepimiz biliyoruz. Eğer spor yaptıktan sonra vücut çok fazla ter attıysa, sıvı dengesini korumak için mutlaka su içmeli. Hatta tuz ve şeker de gerekli, bu yüzden spor içecekleri faydalı olabilir. Ancak sadece bol bol su içmek de yeterli değil.

2- Kilo vermenin en iyi yolu aerobik yapmaktır.

Sadece aerobik yapmak ne yazık ki yeterli değil. Fit olmak ve yağ yakmak için aerobik yapmaya, kasların için ise bocly-building çalışmaya ihtiyacın var. Unutma, ne kadar çok kasın olursa, o kadar kalori yakıyorsun demek.

3- Yağları yok etmek için sadece 20 dakikalık egzersiz yeterli.

En az 45 dakika egzersiz yapmalı, sürenin sonuna doğru temponu yavaşlatmayı unutmamalısın.

4- Fitness yaparken her gün aynı hareketleri, aynı saatte ve belli sürede yapmak gereklidir.

Her gün aynı şeyleri yapmaya hiç şaşmadan aynı zamanda başlıyor, aynı şekilde yapıyor ve aynı sürede tamamlıyorsun. Bu durum hem çok sıkıcı hem de gereksiz! Monoton olmak yerine yeni hareketler yapmayı denemeli veya bazen başka bir şey yapmalısın.

5- Film izlerken istenildiği kadar patlamış mısır yenilebilir, ancak şekerden uzak durulmalıdır.

Patlamış mısır sağlıklı bir atıştırma olabilir, ancak yağsız ve az tuzlu ise. Üstelik ölçüsünü de fazla abartmamak gerekli. Eğer sinemalarda satılan ve en az 1000 kalori içeren büyük boy mısır kadar yemeyi düşünüyorsan şeker yemen daha doğru bir tercih olabilir! Minik şekerciklerin bir avuç kadarı 75 kalori civarında. Tercih sana kalmış!

6- Egzersiz yapmak için karnının aç olması gerekli.

Aç karnına hareket yapmayı başaramazsın. Karnın zil çalarken enerji sarf etmeye çalışacağına, egzersizden en az bir saat önce hafif bir şeyler yemelisin.

7- Abur cuburlardan bir kerede vazgeçmek gerekir.

Diyet yapmak güçlü bir irade ister. İradeni kullanmakta zorlanıyorsan bir şeyden vazgeçmek için kendine şans tanımalısın. Bir defada alışkanlıklarından vazgeçmek yerine, onları azaltmayı dene. Çünkü bir anda hepsinden mahrum kalırsan, tekrar yeme isteğin artar.

8- Yiyecekleri hızla çiğnemek gerekir.

Beyne doyma sinyalleri en az 20 dakika sonra ulaşacağı için zaman önemli. Hızlı çiğnemenin tam aksine, yiyecekleri yavaş yavaş öğüterek bolca çiğnemek gerekir. Ayrıca kendini "doymuş" olarak hissetmeden masadan kalkman da çok işe yarayacak!

9- Diyet yaparken ne kadar kilo verildiğini anlamak için her gün tartılmak gerekir.

Her gün tartılmak yerine, haftada bir gün kilo ölçümü yapmak daha .sağlıklı. Kendine belli bir süre koy ve bu sürenin sonunda hedeflediğin ölçüde olup olmadığını anlamak için tartıya çık.

10- Zayıflamanın en iyi yolu günde 3 kere yemek yemektir.

Saatlerce aç kalmış bir mideden gelen gurultuları hayal et ve bunun ne kadar yanlış olduğunu düşün! Diyetlerde uzmanlar tarafından en çok önerilen kuralların başında çok fazla öğünde az ve hafif beslenmek geliyor. Çünkü boş bir midede sadece varolan özsu, seni sinirli ve huysuz biri yapar. Üstelik açken kafanın çalışmaması da çok doğal. Bunun yerine öğün aralarında bir elma, bir kase yoğurt ve bir dilim ekmek gibi hafif bir şeyler atıştırmalısın.

11- Egzersiz yapmak daha çok acıktırır.

Belli günlerde ve zamanlarda düzenli egzersiz yaparsan daha fazla acıktığını hissedebilirsin, fakat bu geçici bir durum. Başlangıcından birkaç gün sonra metabolizman duruma alışır ve açlık hissetmekten vazgeçersin.

12- Bir davette yemek yerine, yemeği evde yemek daha sağlıklıdır.

Eğer kendini çok aç hissediyorsan, çıkmadan önce bir şeyler atıştırmalısın. Ancak aç değilsen, "orada az yiyeceğim" diye önceden zorla tıkınmamalısın!

13- Zayıflamanın en iyi yollarından biri, bir hafta boyunca tek tip yiyecek yemektir.

Kilo vermek istiyorsan diyet programını önceden düzenlemelisin. Listenin içeriğinin dengeli ve sağlıklı beslenmeye uygun olması gerekiyor. Tek tip besin alırsan (zayıflıyor gibi görünmene rağmen) vücudun tüm ihtiyacını karşılamayacağı için bünyen zayıflar ve hastalıklar ortaya çıkar.

14- Aç değilken bir şeyler yenilebilir.

Aç değilken yemek yemek, kendine yapabileceğin en kötü işkencelerden biri, tabii eğer kilo alma derdin yoksa....Sana bir öneri: Kendini aç hissettiğin zaman 15 dakika bekle. Hala açsan, yemek yemende bir .sakınca yok.

15- Bir restoranda yemekten önce ekmek yenmeli.

Eğer açsan veya canın istiyorsa, yağ sürmeden bir iki dilim ekmek yiyebilirsin. Ancak yemek için mönüden hafif ve yağsız bir şeyler seçmelisin.

16- Kalori almamak için süt yerine soda içilmeli.

Evet, fakat dişlerinin, kemiklerinin kalsiyumdan mahrum kalmasını istiyorsan... Ayrıca karbonatlı içeceklerin, kemiklerin absorbe ettiği kalsiyumu kestiğini unutma.

17- Bütün bir hafta diyet yapılınca, hafta sonu istenildiği gibi yemek yenilebilir.

Zor geçen bir haftadan sonra verdiğin kiloları, hatta gramları geri almak istiyorsan, dilediğin kadar yiyebilirsin! Hafta sonunda dilediğini yemek yerine, kalori hesabıyla listende değiş tokuş yaparak diyetine istediğin yiyecekleri ekleyebilirsin.

18-Yağlı yiyecekler vücudunun en büyük düşmanıdır.

Evet, fazlası kesinlikle zarar, ama vücudunun her gün belli miktarda yağ almaya ihtiyacı var. Bunun için sana birkaç öneri: Az yağlı et ile yapılmış bir sandviç, elma ve ince bir dilim peynir, fistık ezmeli ekmek ve yanında bir bardak az yağlı .süt...

19- Şeker, şişmanlatır.

Neyi ne kadar tüketmen gerekliğini bilirsen şişmanlaman mümkün değil. Bir çay kaşığı şeker yaklaşık 16 kalori içeriyor; dolayısıyla şekeri az ve bilinçli tüketirsen şişmanlamazsın.

20- Light çikolata, şeker ve içecekler kilo aldırmaz.

Şekerlemeler, çikolatalar, şekerli içecekler şeker yerine tatlandırıcılarla yapılmışlarda kaloriler azaltılmıştır. Eğer şekerden daha geç emilen sorbitol, fruktoz gibi doğal tatlandırıcılar kullanılmış ise kalorisi normal ürünlerle aynıdır. Yanılmamak için üzerlerindeki bilgilere dikkat etmelisin.

21- Ailede kilo alma problemi varsa bu durum soy boyunca görülür.

Elbette genetik yapı önemli, ancak illa ailendekilerle aynı ölçüde kilo alman gerekmiyor. Bunun için düzenli beslenir ve spor yaparsan şişmanlık problemi yaşamazsın.

22- Kilo vermek için vejetaryen beslenme gereklidir.

Hayvan ürünleri yerine sadece sebze ile beslenmek, pek de sağlıklı değil. Çünkü diyetinde et bulunmaması, vücudun ihtiyacı olan önemli minerallerden çinko ve demiri vücudun alamaması anlamına geliyor.

Kırmızı Dudakların Püf Noktaları!

Kırmızı tüm kadınları cazibeli ve seksi kılan bir renk. Peki ya makyajda kırmızı tonları kullanmaya herkes cesaret edebilir mi? Sizi bilmeyiz ama cesareti olanın ilk önce tavsiyelerimize bir göz atması gerekir.
Kırmızı dikkat çekici bir renk olduğuna göre kırmızı tonlarda bir ruj sürmek de oldukça dikkat çeker. Bu nedenle rujunuzu seçerken ve sürerken bazı noktalara dikkat etmeniz gerekir...

1. Teninizin rengine uygun olmalı. Örneğin eğer dişleriniz sararmışsa bordoya yakın kırmızı bir juj dişlerinizin daha beyaz görünmesini sağlayabilir.
2. Test edin. Çoğu kadın ruju elline sürerek denemeyi tercih eder oysa yüzdeki gölgeler farklıdır. Alacağınız ruju mutlaka dudağınızda test etmelisiniz.
3. İçgüdülerinize güvenin. Kırmızı ruj seçmekte zorlanıyorsanız size önerimiz size ilk başta uygun gelen ruju seçin.
4. Gece abartılı bir makyajla hoş duracak kırmızı bir ruju, gündelik yaşamda kullanırken sade bir makyajla tercih etmelisiniz. Yoksa tüm dikkatler yüzünüze çevrilebilir.
5. Kendinize alışmak için zaman verin. Kırmızı ruj size oldukça uzak bir görüntüyse aynada sürekli kendinize bakarak gözlerinizi alıştırabilirsiniz.
6. Mat mı parlak mı olacağına karar vermelisiniz. Parlak kırmızı sizi daha modern göstereceği gibi mat bir kırmızı da daha uzun süre kalıcı olabilir.
7. Doğal bir kalem kullanın. Farklı tonlarda bir kalem kullanmak zıt bir görüntü yaratabilir. Bunun için dudak renginize uygun bir kalem seçmeniz tavsiye edilir.
8. Doğru şekilde sürün. İlk önce dudaklarınızı kalemle belirginleştirin daha sonra da dudak fırçası ile rujunuzu sürün. Üstüne biraz pudra sürün ve rujunuzu bir kez daha üstüne sürün.

Makyaj Çantasının Vazgeçilmezleri!

Gittikçe ağırlaşan makyaj çantanlarına el atma zamanı çoktan geldi. Yapmamız gereken içindekileri bir masaya boşaltmak ve içlerinden yalnızca beş tanesini çantaya geri koymak.
1. Rimel: Sabah sürdüğün rimelden gün içinde ne kadarı kalabilir ki? Bu yüzden olmazsa olmazların ilki rimel. Gün içinde yapacağın küçük bir rötuş gözlerine canlılık katacaktır.
2.Ruj: Özellikle kış aylarında kuruyan dudaklarımızı nemlendirmesi için sıksık ruj kullanırız. Aplikatörle uygulanan sıvı rujları tercih edebilrisin. Hem dudağının nemlilik süresini uzatır hem de aplikatörle dudak çevreni rahatça belirlersin...

3.Pudra: Doğru seçilmiş kaliteli bir pudra pürüzsüz görünen bir cildin vazgeçilmezidir! Kış aylarında kuruyan cildinin üzerinde pul pul bir görüntü olmasını istemiyorsan toz pudra kullanmamalısın. Olabildiğince kompakt, kremsi ya da süngeri ıslattığında fondöten kıvamına gelen pudraları tercih edebilirsin.
4.Nemlendirici: Kış aylarında pudradan önce en faydalı makyaj altı bazı nemlendiricidir. Cilt tipimize uygun nemlendiricimizi bütün kış yanımızdan ayırmamalıyız. Üzerine süreceğin pudranın rengini kuvvetlendirmek ve daha pürüzsüz bir görüntü vermek için ten rengindeki nemlendiricileri deneyebilirsin.
5.Allık: Cildin pul pul olmaması için kremsi allıklar kullanabilirsin. Eğer iki farklı rengin olduğu allıklardan kullanıyorsan diğer rengi de gözlerinin üzerine far olarak uygulayabilirsin. Parfümerilerde hem ruj, hem allık, hem de far olarak kullanılabilen ürünler satılmaktadır. Bunlar çok amaçlı olması bakımından son derece pratiktir.

14 Nisan 2008 Pazartesi

Sihirli bir değnek: Spor

Doğuştan atletik yapılı, sportmen kişilere uzaktan uzağa özenip, ne kadar şanslı olduklarını düşünürüz zaman zaman. Kiminin ise incecik bacakları, beli vardır. Ne giyseler yakışır, hatta çuval bile!Birinci gerçek: Evet, kimileri genetik olarak çok şanslıdır! Zaten vücutları biçimlidir, ekstra bir çabaya gerek yoktur. İkinci gerçek: Ama bazıları da kendileri için doğru egzersizi henüz keşfetmemiştir ve ideal güzelliklerine kavuşmayı bir türlü başaramazlar. Emin olun, birinci gruba dahil olanların sayısı hiç de düşündüğünüz kadar çok değil. Şanslı gruba dahil o azınlık ise hiç de sandığınız gibi bunu korumak için yan gelip yatmıyor. Şimdi kendi sihirli değneğinizi kendiniz yaratın. Vücudunuza en iyi gelecek sporu belirleyin! Yürüyüş Hemen hemen herkes tarafından kolaylıkla yapılabilir, rahat bir ayakkabı dışında hiçbir özel ekipman gerektirmez. Fazla kilonuz varsa bile kolaylıkla yapabilir, üstelik yüksek düzeyde kalori harcayabilirsiniz. (45 dakikalık canlı bir yürüyüş 65 kg'lık bir kişiye ortalama 541 kalori yaktırır.) Yürüyüş, uykunuzu da düzene sokar.

Yüzme

Hamilelik döneminde rahatça yapabilirsiniz. Çünkü suyun kaldırma gücü sayesinde ağırlığınız sizi yormaz. Özellikle kollarınızı, bacaklarınızı ve belinizi güçlendirmek istiyorsanız yüzmenizi öneririz. Bel fıtığı olan kişiler de rahatlıkla yüzebilir.

Bisiklet

Bisiklet kullanmak özellikle bacak kaslarını çalıştırarak zinde kalmayı sağlıyor. Uzmanlar, aşırı kilolarından şikayet edenlere bu sporu öneriyor. Rahatlamayı da sağlayan eğlenceli aktiviteyle bir dakikada 4-10 kalori harcamak mümkün. Ev bisikletleriyle de aynı etkiyi elde edebilirsiniz.

Yoga-Fit

Beden, ruh ve zihin üçgeninde rahatlama ve zindelik getirir. Müzik eşliğinde dayanıklılık, esneklik, kontrol, güç ve konsantrasyon sağlar. Yoga-Fit'in, her yaş ve fitness seviyesine uygun kademeleri vardır. Doğal bir şekilde zayıflamanızı, esneklik kazanmanızı, kuvvetlenmenizi sağlar, stresinizi azaltır, konsantrasyon yeteneğinizi artırır.

Metabolizmamızı nasıl hızlandırabiliriz?

Yavaş metabolizmalı kişiler daha kolay kilo alır. Metabolizmayı hızlandırmak için düzenli olarak egzersiz yapmak ve kas dokusunu artırmak şart. Metabolizma, vücudun temel fonksiyonlarını devam ettirebilmek için bir günde ihtiyacı olan minimum enerji miktarıdır. Dinlenme anında vücudun kalori harcama hızına bakılarak ölçülür ve kişiden kişiye değişiklik gösterir. Yemek yeme, uyuma, temizlenme ve benzeri faaliyetler sırasında vücudumuz devamlı kalori yakar. Metabolizma vücut bileşimleri tarafından etkilenmektedir. Bu bileşimler, vücuttaki kas ve yağ dokularının birbirine oranıdır. Kaslar, vücutta yağlardan daha fazla kalori kullanır. Kaslı bir vücuda sahip kişilerin, daha az vücut yağına sahip oldukları için, daha hızlı metabolizmaları vardır. Örneğin aynı boy ve kiloda olan iki kişiyi ele alalım. Bunlardan düzenli olarak aerobik yapan, vücut geliştirme sporuyla ilgilenen, fitness ve benzeri aletli programları uygulayan kişinin vücut yağ oranı daha düşüktür. Diğeri ise hiçbir sportif aktivite yapmadığı için, vücut yağ oranı diğer kişiye oranla daha düşüktür, dolayısıyla metabolizma hızı da yavaştır. Başka bir deyişle, birinci kişinin vücut fonksiyonlarını devam ettirebilmesi için, ikinci kişiden daha fazla kalori harcaması gerekmektedir. Metabolizma hızının kilo alıp vermede önemli etkisi var. Bazal metabolizma hızınız ne kadar düşükse, kilolu olma ihtimaliniz de o kadar yüksektir. Eğer hızlıysa şanslısınızdır, vücudunuz enerji sağlamak için daha hızlı kalori yakıyor demektir. Eğer yavaşsa çok fazla kalori almamalısınız, ihtiyacınızdan fazlası yağ olarak depolanacaktır. Kiloluysanız ilk işiniz metabolizmanızı hızlandırmak olmalı. Bunu yapmak için de kas dokusunu artırmanız gerekli. Kas dokunuz ne kadar fazlaysa metabolizmanız da o kadar hızlanır, ince kalma şansınız artar. 40 yaşından sonra kas dokusu azalmaya başlar. Bu nedenle düzenli egzersizle metabolizmayı hızlandırmak ve vücut fonksiyonlarının daha mükemmel olmasını sağlamak sağlıklı yaşam için bir koşuldur. Yavaş bir metabolizmaya sahip olduğunuzda üşüme, kuru bir cilt, yavaş nabız, düşük tansiyon ve peklik gibi birçok rahatsızlığı da kabullenmiş olmaktasınız. Metabolizma hızınızın artması için protein ağırlıklı bir diyet etkili olacaktır. Özellikle süt ürünlerinde bulunan konjuge linoleik asit vücutta kas dokusunu artırdığı için metabolizmayı da yüzde 10 oranında hızlandırıcı özelliğe sahiptir. Acı soslu bir yemek yedikten sonra yaklaşık iki-üç saat içinde de metabolizma hızının yüzde 50 oranında artması mümkündür. Bu etki acının kalp basıncını artırmasından kaynaklanır. Kafein içeren içecekler de adrenalin seviyesini ve beraberinde kalp basıncını artırarak metabolizmayı hızlandırır. Yeşil çay ise kalp basıncını artırmadan metabolizmayı hızlandırır. Eğer iyot eksikliğine bağlı tiroitle ilgili bir probleminiz varsa tiroksin hormonu senteziniz de düşük olacaktır. Bu da metabolizmanızın düşmesine neden olur; bu durumda iyot seviyenizi artıracak deniz mahsulleri ve süt diyetinizde yer almalıdır.

Zindelik için kahvaltı şart

Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, çabuk yoruluyor, hafıza sorunları mı yaşıyorsunuz? O zaman beslenme sisteminizi gözden geçirin ve güne mutlaka kahvaltıyla başlayın.Yemek yeme alışkanlıklarımız, zihinsel ve bedensel faaliyetlerimizi etkiler. Sağlıksız beslenme, düşünme ve kavrama yeteneğinin azalmasına, hatta hafıza kayıplarına neden olur. Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, çabuk yoruluyor, hafıza ve düşüncenizde azalma görüyorsanız mutlaka yemek yeme alışkanlıklarınızı gözden geçirin. En önemli öğün Beynin performansı söz konusu olunca en önemli öğün 'kahvaltı'. Her gün düzenli olarak kahvaltı yapan kişiler, diğerlerine oranla daha başarılı ve verimli. Kahvaltı alışkanlığına sahip olmayanlarda ise konsantrasyon güçlüğü, yorgunluk ve bitkinlik gibi problemler ortaya çıkıyor. Ayrıca, 'sağlıklı bir kahvaltının' yaşlanmayı geciktirdiği, yaşlılık döneminde ortaya çıkması muhtemel bellek ve algı kusurları ile kas zayıflıklarına engel olduğu da araştırmalarla ortaya konuldu.

Çocuklar için 'mutlaka'

Okul hayatında kahvaltının önemi daha da fazla. Gelişim sürecini henüz tamamlamamış bireylerin hızlı değişimleri, yeterli ve dengeli beslenmeyle desteklenmelidir. Gerekli olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve minerallerden oluşan besin öğelerinin doğru öğünlerde yeterli miktarlarda alınmaması, bağışıklık sistemini zayıflatır.

Düzenli kahvaltı eden çocukların, derslerdeki motivasyon, fiziksel ve zihinsel performans açısından yüksek başarılı oldukları tespit edilmiştir.

B vitamini çok önemli

Hafıza ve zekâ gelişimi açısından B vitaminleri içeren yiyecekler ilk sırada gelir. B vitaminleri, beyni strese karşı da korur. Vitaminin eksikliği ise yorgunluğa, hafıza ve zekâ performansının zayıflamasına neden olur.
Kuru baklagiller, kırmızı et, ayçekirdeği, balık, yoğurt, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler, tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta, kavun ve enginar B grubu vitaminincezengin besinler arasında yer alır.

Demirsiz olmaz!

Demir de beynin beslenmesi için hayati önem taşır. Özellikle oksijenin beyne taşınması ve beyin tarafından kullanılmasını sağlayan kandaki hemoglobin ve alyuvarların oluşumunda demire ihtiyaç duyulur. Tüm kırmızı etler, kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, kurutulmuş meyveler, domates ve pekmez, demir açısından zengin yiyeceklerdir.

Yaz tatili beslenmesi

Yemeğe salatayla başlayın, posalı besinlere ağırlık verin, alkol oranı düşük içkiler tüketin. Bu önerilerle tatili daha sağlıklı ve az kalorili geçirebilirsiniz. Tatilde tüm yılın yorgunluğunu atmak isterken kilo alabilir, sağlıksız beslenmenin sonuçlarıyla boğuşmak zorunda kalabilirsiniz. Beslenme konusunda ilk dikkat edilmesi gereken konu, 'öğün atlamamak'. Öğün atlamak, bir diğer öğünde aşırı besin tüketmenize yani gereksiz kalori almanıza yol açar. Bir öğünü atladığınız zaman, atlanan öğünden sonra tükettiğiniz ilk öğündeki besinlerin çoğu yağ olarak depolanır. Açık büfenin önünde... İkinci önemli nokta ise gerektiğinden fazla yememek. Bunun için siparişinizi kademe kademe verin. Tatlı için de yemeğinizin bitmesini, tokluk hissinin oluşmasını bekleyin. Yemek alır ya da sipariş verirken öncelikle çorba veya salatayla yemeğe başlamayı tercih edin. Böylelikle daha az kalori alarak kendinizi daha çok doymuş hissedersiniz. Posalı yiyecekler tüketin Yaz tatillerinde dikkat edilmeyen bir konu ise, posalı yiyeceklerin tüketimine gerekli önemin verilmemesidir. Meyveleri belirli oranlarda ve mümkün olanları kabuklu olarak tüketin. Et, tavuk ve balık gibi et grubunun tüketiminde ise en önemli nokta

pişirilme yöntemidir. Kızartma yerine ızgara, fırın, haşlama veya sote tarzında pişirilmiş et ürünlerini tüketmeniz daha sağlıklıdır. Yanında patates kızartması yerine patates salatası, ızgara sebze veya haşlama sebzeyi garnitür olarak tercih etmelisiniz.

Neler, nasıl yenmeli?

Ekmek, yemeklerimizle beraber en çok tükettiğimiz besin olduğundan, tatildeyken masanızda ekmek sepeti bulundurmak yerine 1 veya maksimum 2 dilim kepekli ekmek ya da çavdar ekmeğini tabağınıza almanızda fayda var.
Ayrıca bol baharatlı, acılı besinlerden kaçının. Çünkü bu tarz besinler iştah açıcıdırlar, hem daha fazla miktarda yemek tüketmenize hem de gereksiz ekmek tüketimine neden olurlar.
Tatlı tüketirken ise özellikle sütlü, meyveli tatlılar veya dondurma daha sağlıklı seçimlerdir.

1 gramında 7 kcal enerji bulunan alkol ise karaciğerde yağ olarak depolanmaktadır. Bu nedenle alkol yüzdesi düşük olan şarap veya biranın light'ını tercih etmek gerekir. Yemeklerinizle 2 kadeh kırmızı veya beyaz şarap tüketebilirsiniz.

Kilo verememenin 7 nedeni

Yediğiniz her şeye dikkat etmenize, hatta çikolata, cips ve çerez gibi sevdiğiniz pek çok yiyeceği hayatınızdan çıkarmanıza rağmen kilo veremiyor musunuz? Yalnız değilsiniz. ABD'de, Amerikan Diyet Birliği tarafından, Gallup Araştırma Şirketi'ne yaptırılan bir araştırmanın sonucu oldukça ilginç. Kadınların yüzde 99'u sağlıklı bir şekilde beslendiklerine inanıyorlar. Oysa verdikleri yanıtlar; kendileri için gereken sağlıklı beslenme standartlarını, sadece yüzde 1 oranında sağlayabildiklerini ortaya çıkarıyor. Buradaki en büyük sorun, bolca lifli gıda ve doymamış yağ yerine, ağırlıklı olarak, az ama doymuş yağ, şekerin ve rafine besinlerin tüketilmesi. Oysa besinlerin niceliği kadar niteliği de önemli. Siz kalori hesabı yapıp, yediğiniz her lokmayı sayarken çok farklı nedenler kilo vermenizi engelliyor olabilir. İşte kilo vermenizi engelleyen hatta kilo almanıza yol açan 7 neden ve bunlarla baş etmek için en etkili çözüm önerileri. 1- Kahvaltıyı atlamak A.B.D. Colorado Üniversitesi'nde, 3 bin gönüllü üzerinde, kahvaltı üzerine bir araştırma yapılmış. Bu kişilerden 1 yıl boyunca düzenli kahvaltı etmeleri istenmiş ve yıl sonunda ortalama 6 kilo verdikleri gözlenmiş. Özellikle, kepekli ekmek, müsli gibi lifli besinlerle kahvaltı eden kadınlar çok daha rahat kilo veriyor ve bu kiloyu korumakta da çok zorlanmıyor. Ayrıca kahvaltıyı atlamak dalgınlığa ve konsantrasyon eksikliğine de neden olabiliyor.

ÇÖZÜM: Tabii ki kahvaltı atlamamak. Sabahları sadece 10 dakika erken kalkarak, bir kase yağsız süt içinde müsli yiyebilir ve kendinize çok büyük bir iyilik yapabilirsiniz. Ancak kahvaltı etmek adına, yağlı poğaça ve açmaları sakın aklınıza getirmeyin. Lifli yiyecekler, taze meyve, meyveli yoğurt ve yağsız süt iyi bir kahvaltı için yapılacak en mükemmel tercihler. 2- Sadece tadına bakmak Arkadaşınızın doğum gününde dayanamadınız ve o kadar ısrar karşısında incecik bir dilim pasta yediniz. Ardından akşam yemeği için gittiğiniz restoranda, salata ısmarlamanıza rağmen, eşinizin patates kızartmalarından bir iki tane aldınız, bir de diğer arkadaşınızın spagettisinin tadına baktınız. Ama tabii bunları kesinlikle yemekten saymıyorsunuz. Ancak beslenme uzmanları, kilo almanın altında yatan en önemli nedenlerden birinin, diyet planı uygularken, "tadına bakmak", "küçücük bir lokma almak" gibi bahanelerle günlük kalori alımının üzerine çıkmayı gösteriyorlar. Hatta yapılan araştırmalar, bu şekilde tüketilen yiyeceklerin ortalama olarak günde 700 kaloriyi bulduğunu gösteriyor. ÇÖZÜM: Bu konuda yapabileceğiniz en mükkemel şey bir yiyecek günlüğü tutmak. Böylece, tadına baktığınız böreği, bir parçacıktan bir şey olmaz diye ağzınıza attığınız çikolatayı önünüzde yazılı görecek ve durumun ciddiyetini anlayabileceksiniz. Ayrıca yazacağınızı bildiğiniz için bir şeyler yerken çok daha dikkatli olacaksınız. 3- Şeker bağımlılığı Şeker ve çikolata kadınların en çok sevdiği yiyeceklerin başında geliyor. Ama burada suçlular çay ve kahvelerimize attığımız kesme şekerlerle, atıştırdığımız şekerleme ve çikolatalar değil. Uzmanlara göre tükettiğimiz şekerin üçte birini gizli bir şekilde alıyoruz. Meyveli yoğurtlar, meyve suları, bazı alkolsüz içecekler nedeniyle farkında olmadan daha fazla şeker tüketebiliyoruz. ÇÖZÜM: Öncelikle tüm tatlı ve pastaları kendinize haftada sadece bir gün sunabileceğimiz bir ödül olarak sınırlandırmalısınız. Onun dışında yediğiniz tüm besinlerin etiketlerini okuyun ve fruktoz, mısır şurubu ve sakkaroz gibi maddelerin de şeker sınıfına gireceğini unutmayın. Meyveli yoğurt, mısır gevreği ve müsli gibi yiyecekleri satın alırken de şeker içermeyen çeşitlerini seçin. 4- Yeterli miktarda gıda alamamak Çoğu kişinin, bol bol lif, vitamin ve mineral içeren "tam" yani işlenmemiş gıdalardan yeteri kadar tüketmediği bilinen bir gerçek. Ne yazık ki, işlenmiş, rafine edilmiş ve pek çok katkı maddesi katılarak hazırlanmış gıdaların hayatımızdaki yeri çok daha fazla. Araştırmalar beyaz unla yapılan her türlü hamur işinin beslenmemizde en büyük yeri tuttuğunu gösteriyor. ÇÖZÜM: Beyaz ekmek, pirinç ve makarna yerine, işlenmemiş kepekli ya da doygun ekmek, kepekli pirinç ve tam makarna tercih etmeye çalışın. Atıştırmak içinse cips, çikolata yerine, yağsız patlamış mısır ya da kuru meyveleri seçin. Evde yaptığınız kek ve hamur işlerinde de, eğer mümkünse, kepekli unu kullanmanız son derece akıllıca olur. 5- Çok fazla yağ tüketmek Günlük yağ ihtiyacımız yaklaşık 67 gram. Yağ tüketimini kısıtlamak denince, aklımıza sadece yemeğe konulan ya da kahvaltıda kullanılan yağlardan vazgeçmek geliyor. Oysa tereyağ ve margarini keserken, salata soslarında, peynirde ya da sütte var olan yağı göz ardı ediyor, tüketmeye devam ediyoruz. Üstelik fazla yağların en önemli özelliği, kalça, karın ve bacak gibi bölgelerde depolanmaya çok müsait olmaları. Ayrıca fazla yağ tüketenlerin, balık, yağsız süt, C vitamini, A vitamini ve folik asit açısından zengin ve kilo vermeye yardımcı yiyecekleri daha az tükettikleri de gözlenmiş. ÇÖZÜM: Genel olarak, "bir yiyecek ne kadar az işlenmişse o kadar az yağ içeriyordur" kuralını benimseyebilirsiniz. Ayrıca satın aldığınız besinlerin ambalajlarını okuyarak ne kadar yağ içerdiği hakkında bilgi edinmeniz ve seçimi buna göre yapmanız da olası. Bir besinin kaç kalori olduğu kadar, yağdan gelen kalorisinin ne kadar olduğuna da dikkat edilmeli. Yağ oranı, 100 kaloride 3 gramdan fazla olan besinleri tercih etmeyin. 6- Kalsiyum alımını önemsememek Hemen hemen herkes kalsiyumun sağlıklı kemiklere sahip olmak ve osteoporozu engellemek için gerektiğini biliyor. Ancak kalsiyumun kilo vermede de etkili olduğu pek fazla bilinmiyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar, kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerle beslenenlerin vücut kitle endekslerinin daha düşük olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni kalsiyumun kalsitrol eksikliğini önlemesi. Kalsitrol, vücudumuz tarafından salgılanan ve yağların depolanmasını önleyen bir hormon. ÇÖZÜM: Büyük bir bardak yağsız süt içerek hem kemiklerinizi koruyacak hem de sizin için gerekli olan kalsiyum miktarını alacaksınız. Üstelik sadece 320 kaloriyle! Süte karşı hassassanız ve süt içtikten sonra sindirim problemleri yaşıyorsanız laktozsuz sütlerden de faydalanabilirsiniz. Eğer süt içmek sizin için imkansızsa, yağsız peynir, yoğurt ve füme somon gibi kalsiyum açısından zengin olan yiyeceklerden bol bol tüketin. 7- Doğru sebzeleri seçememek Yağ içermeyen, bol lifli ve hastalıklarla savaşan bir çok maddeyle dolu sebze ve meyveler aslında tüketmek için en mükemmel besinler. Oysa ne yazık ki pek çoğumuz taze sebze ve meyve tüketimine gereken önemi vermiyoruz. Sadece sebze yemiş olmak için ağırlıklı olarak patates ve marulu tercih etmek de yapılabilecek büyük bir hata. Oysa patates, özellikle de kızarmış olduğu zaman, fazla besleyici değeri olmayan bir gıda. Aynı şey büyük ölçüde sudan oluşan amerikan marulu için de geçerli. ÇÖZÜM: Sebze seçiminde aklınıza ilk gelen koyu yeşil yapraklı (ıspanak ve pazı gibi) ve sarı (biber ve kabak gibi) sebzeler olmalı. Bu sebzeleri haşlanmış ya da buharda pişirilmiş şekilde yemeniz en doğrusu. Ayrıca, bol bol şeker ve boya içeren meyve sularının da meyve yemekle aynı şey olamayacağını aklınızdan çıkarmamanız gerek.

7 Nisan 2008 Pazartesi

Egzersiz yapmamak obeziteden daha tehlikeli

Fazla kilolu olduğum halde egzersiz yaparak sağlığımı koruyabilir miyim? nceysem ve egzersiz yapmıyorsam tehlikede miyim? Sağlığım için ne kadar ve nasıl spor yapmalıyım? Zayıflamak için ne kadar egzersiz yapmak gerekiyor?ABD'nin en saygın haber dergisi TIME, egzersizi tüm yönleriyle inceledi Obezite dünyada bir salgın haline geldi ancak aynı derecede tehlikeli bir sorun medyada hak ettiği yeri bulamadı: insanlar egzersiz yapmıyor. Dolayısıyla fazla kilolar kaçınılmaz hale geliyor, üstelik en zayıf insanlarda bile yüksek tansiyon, kalp hastalığı, diyabet ve kanser riski artıyor. Amerikan Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi uzmanlarından Harold Kohl, egzersizin vücuttaki yağ oranını düşürerek kalp krizi riskini yüzde 46 azalttığını söylüyor. Egzersiz ayrıca hem gençlerde hem yaşlılarda kemikleri koruyor. Yüksek tansiyonu düşürüyor ve depresyonun önüne geçiyor. Özellikle meme ve prostat kanserine karşı savaşıyor. Araştırmalar meme kanseri teşhisi konan kadınlardan haftada 3-5 saat egzersiz yapanların hayatta kalma olasılığının yüzde 50 arttığını gösteriyor. Buffalo Üniversitesi profesörlerinden Carlos Crespo ise "Egzersiz zayıflıkla değil fit, yani sağlıklı ve dinç olmakla ilgili" diyor.

Hem şişman hem sağlıklı olabilir miyim?

İşte burada "Bir insan fazla kilolu olduğu halde sportif, çevik, esnek ve dinç olabilir mi" sorusu akla geliyor. Son yıllarda yapılan araştırmalar bu sorunun yanıtının "evet" olduğunu gösteriyor. Mesela Johns Hopkins Üniversitesi'nde çalışan Doktor Lawrance Cheskin'in hastaları "obez" ya da "ciddi derecede obez" sınıfına giriyor. Ancak bu kişilerin yalnızca yüzde 30'unda hiper tansiyon ve yalnızca yüzde 20'sinde diyabet sorunu görülüyor. Bir başka araştırmada incelenen 116 bin kişi ise fit-şişman ilişkisini açıkça ortaya koyuyor. Zayıf olan, ancak egzersiz yapmayan kişilerin ölüm riski, zayıf ve egzersiz yapanlara göre yüzde 55 daha fazla oluyor. Ancak şişman ve aktif kadınların ölüm riski de zayıf ve aktif olanlara göre 2 kat artıyor. Yani öncelik egzersizde, ancak iki grup da egzersiz yapıyorsa zayıf olan daha sağlıklı.

Peki ne zaman, ne kadar egzersiz yapmalı?

Amerikan Sağlık Bakanlığı sağlıklı bir yaşam için haftada 5 kez günde 30 dakika spor yapılması gerektiğini söylüyor. Kilosunu korumak isteyenler bunu 60 dakikaya, kilo vermek isteyenler ise 90 dakikaya çıkartmalı. Bakanlık egzersizin "orta zorlukta" yapılmasını öğütlüyor. Bu saatte 4.5-5 kilometre yürümek anlamına geliyor. Yani spor amaçlı yürüyüşe çıktığınızda ne çevrenizi inceleyecek kadar yavaş ne de konuşamayacak kadar hızlı olmalısınız. Kendi kendinize şarkı mırıldanamayacak kadar nefes nefese kaldığınızda gereğinden hızlı yürüyorsunuz demektir. Bunun da faydası değil zararı olur.

Asıl hedef göbeği eritmek

Bu arada egzersiz hem vücutta hem de dış görünüşünüzde etkilerini çok hızlı gösteriyor. Egzersiz yoluyla kilonuzun yüzde 5'lik bölümünü kaybettiğinizde (eğer 100 kiloysanız 80 kiloya indiğinizde) tansiyonunuz düşecek. Buna paralel olarak kalp hastalığı ve diyabet riskiniz de azalacak, inceldiğinizi, neşenizin ve enerjinizin arttığını da fark edeceksiniz. Üstelik iştahınız kapanacak, verdiğiniz kiloları geri almanız zorlaşacak. Ancak egzersizle kilo verirken asıl hedefiniz göbeğinizi eritmek olmalı. Vücudun diğer bölümlerinin aksine bu bölgede biriken yağlar kasların altına yerleşir, vücuda iltihap salgılar ve hastalık riskini artırır. Dolayısıyla ne kadar zayıflarsanız zayıflayın göbeğinizi eritmeden tam sağlıklı olamayacağınızı unutmayın.

Yaşınıza göre incelin

Yaşam boyu geçtiğimiz dönemlere göre kilo verebilme yöntemleri aynı değildir: kilo verme motivasyonları farklıdır, vücut değişir, beslenme alışkanlıkları gelişir. 20'li, 30'lu, 40'lı, 50'li yaşlarda ideal formunuza ulaşmak için tavsiyelerimize göz gezdirin. Kendinize uygun bir şeyler bulacağınıza eminiz. Ancak unutmayın; vermeniz gereken 10 kilonun üzerindeyse bir uzmana danışarak sağlığınıza hakkını vermelisiniz! 20'li yaşlarda birkaç istenmeyen veya ergenlikten kalan fazla kilodan kurtulmak gerekebilir. Vücut gençken zayıflamak daha kolay olsa da hata yapmamak için bilinçli olmak gerekir. Çoğu genç kadın "small" veya "36" beden blue-jeanlerine giremedikleri anda kendilerine "şişman" sıfatını yapıştırır. Bunu bir takıntı haline getirmemek şartıyla insanın kendiyle barışık olması veya kendini daha iyi hissetmesi için 1-2 kilo vermesi normaldir ama asla aşırıya kaçılmamalıdır. Abur cuburların kalça bölgesinde biriktirdiği kilolardan kurtulmak sağlığınız için de gereklidir. Ancak rejime başlamadan önce mutlaka vücut hacim indeksinizi hesaplayarak kilo vermeye gerçekten ihtiyacınız olup olmadığından emin olun. Kozlarınız... En büyük kozunuz motivasyonunuzdur. Ayrıca gençken kilo verme hızı çok yüksektir çünkü organizma bu dönemde çok çalışmakta ve dolayısıyla çok enerji harcamaktadır. Kazanmak için stratejiniz...

Zayıflama girişiminiz size beslenme alışkanlığınızı tekrar düzene sokma imkanı verebilir yani daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmanıza neden olabilir. Zayıflama kararınız kesinse "ağır" beslenme alışkanlıklarını bir kenara atıp hafif, doğal ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinme zamanınız gelmiştir. Bu da gelecekte daha ince ve sağlıklı olmak yolunda atacağınız en sağlam adımdır.

Kaçınmanız gerekenler

Hızlı kilo kaybetmeye çalışırken kendinizi fazla kısıtlamak... Bu yaşta fazla etkilenmeden ve bunun neden olacağı yorgunluğu da fazla takmadan sıkı bir rejimi kaldırabiliyor olabilirsiniz. Ancak bu şekilde çabuk verilen kiloların geri kazanılması da çok kolay olur. Ayrıca siz farkında olmadan vücudunuzun gereksinimi olup da karşılanmayan besinler nedeniyle sağlık ve dayanıklılığınızı da tehlikeye düşürebilirsiniz.

Et ve et grubu ürünlerini fazla kısmak...
Vejetaryen türü bir beslenme çizgisi izlense bile, öğünlerde mutlaka en azından balık ve deniz ürünleri tüketilmelidir çünkü bunlar ette de olduğu gibi, vücudun ihtiyacı olan demiri içerir. Yapılan araştırmalar genç kızların %10-15'inin demir eksikliğine bağlı yorgunluk ve halsizlik şikayetlerinin olduğunu göstermiştir.

Abur cubur alışkanlığını terk etmek...
Rejimlerin baş düşmanı "abur cubur" tabir ettiğimiz yanlış beşlenme türüdür. Bunları hayatınızdan uzaklaştırın ve açlığınızı aşağıdakiler gibi besinlerle yatıştırın:
- Şekersiz meyve kompostoları
- 1 parça yağsız beyaz peynir ve tuzsuz peksimet
- Doğal veya light meyveli yoğurt
- Haşlanmış sebze porsiyonu
- Minik domates veya turp

30'lu yaşlarda incelme...

Muhtemelen birkaç yıldır rejimlere abonesiniz. Herhalde birçok yöntem denediniz ve tartılardan nefret eder durumdasınız! İdeal formunuzu bulmak için kararlılığınızı kendinize gösterin ve önerilerimize kulak verin.

30'lu yaştaki kadınlar genellikle hem duygusal hem de kişisel anlamda daha oturmuş bir ruh haline sahiptir. Bu yaştaki kadınlar ideal kilolarının da bilincindedir yani kendilerini "iyi" hissettikleri kiloyu bilirler. Dolayısıyla bu kiloyu koruma problemiyle uzun dönemli bir sorun haline gelmeden baş edebilirler. Bu yaşta "yoyo kilo" denebilecek hızlı ve sık kilo alma eğilimlerinden ve bununla birlikte katı ve fantastik sayılabilecek rejimlerden de kaçınmaya başlarlar; çünkü 30'lu yaşlar bu tür rejimlerin uzun dönemde yıkıcı olabileceğinin farkına varıldığı dönemlerdir. Fazla katı rejimler yapıldığında organizma bu "esirgenmiş" dönemlere alışır ve kendini korumak için savunmaya geçerek kilo kaybını zorlaştırır.

Kozlarınız...

Yaşınızın size kazandırdığı bilinç en büyük kozunuzdur. Sağlıklı ve ince olmanın önemini anlamış olmanız yolun yarılanması anlamına gelir. Bu da beslenme alışkanlıklarınızı düzene koymanızda büyük bir artıdır.
Kazanmak için stratejiniz...

İnce kalmak için gerekli olan beslenme alışkanlıklarının ne olduğunu biliyor ama belki de bunu gündelik hayatınızda düzenli olarak uygulamıyorsunuz. Aslında bu bildiklerinizi sürekli olarak uygulamak o kadar zor değil. İşte size bunların arasında en önemlilerinden birkaç örnek: mutlaka sağlam ve sağlıklı bir kahvaltıya vakit ayırın, öğle ve akşam öğünlerinizi önceden planlayın. Kendinizi fazla zorlamadan kilolardan kurtulduğunuzu göreceksiniz.

Kaçınmanız gerekenler

Feküllü (kök nişastası içeren) besinlerin tüketilmemesi yanlıştır.
Bu tür besinleri rejim sırasında tamamen kısmamak gerekir çünkü tokluk hissi vererek rejime yardımcı olurlar. Doğal halleriyle ve sınırlı miktarlarda tüketilmeleri gerekir. Örneğin 50 gr ekmek (1/4 baget) sadece 125 Kcal'dir.

Yağlı besinlerden tamamen kaçınmak yanlıştır.
Yağların fazla enerji verdiğini biliyoruz (10 gr tereyağında 75 Kcal veya 10 gr sıvı yağda 90 Kcal vardır). Ayrıca kalp-damar sağlığımızı korumak için de yağ tüketimini azaltmamız gerektiği bir gerçektir. Ama iyi yapmaya çalışırken abartmamalıyız: tüm yağ tüketimine son vermek sinir hücrelerinin ve cildin ihtiyaç duyduğu çok değerli yağ asitlerinden de vücudu mahrum etmek anlamına gelir. Hiç tereyağı tüketmeden sadece "light" süt ürünleri tüketmek A ve D vitaminlerinin yetersiz alınması anlamına gelir. İdeal olan günde 10 gr tereyağı ve 10 gr sıvı yağ civarı tüketmektir.

40'lı yaşlarda incelme...

Seneler kaçınılmaz bir şekilde vücut hatları değiştirir. 20'li yaşlarında neyse 40'lı yaşlarında da aynı hatlara sahip olan kadınlar kesinlikle azınlıktadır. Doğumlar, yaşanılan sosyal hayat ve benzeri etkenlerin tümü artan kiloların nedenleridir. Bu arada yavaşlamaya başlayan metabolizma vücudun almaya alıştığı enerji miktarını yakamamaya da başlamış olabilir. Kararlılığınızı takının, her gün tartılmaktan vazgeçerek harekete geçin.

Kozlarınız...

Kendinizi tanıyor ve işinize geleni biliyorsunuz. İştahınızı kontrol etmeyi ve nicelikten çok nitelikten zevk almayı öğrenmiş olmalısınız!

Kazanmak için stratejiniz...

Sağlıklı beslenmenin sırrının az miktar ve bol çeşitte saklı olduğunu anlayın. Öğün hazırlıklarınızda sağlığınıza iyi gelecek besinlere öncelik verin.

Kaçınmanız gerekenler

Yetersiz süt ürünü tüketmek


Sağlam kemiklerinizin olması ve ileride osteoporoz riskini azaltmak için günde 1200 mg kalsiyum tüketmeniz gerekir. Bu da günde 3-4 süt ürünü tüketmeniz demektir (süt, yoğurt, peynir). "Light" olsalar da olmasalar da kalsiyum olarak zengindirler.

Birkaç tavsiye

Rejim kesinlikle birbirinin aynı öğünler anlamına gelmemelidir. Rejim kendinize yaptığınız bir iyilik olmalıdır, ceza değil! Yemenin her şeyden önce bir zevk olduğunu unutmayın. Aksi taktirde yaşanan sıkıntı kiloların hızla geri alınmasına bile neden olabilecek depresif dönemlere neden olur. Fiziksel aktivitelerinizin sıklık ve sürelerini artırın.

Mutlaka bol yürüyüş yapın. Yüzmek de çok yararlı olabilir. Hiç spor yapamıyorsanız daha fazla merdiven çıkın, dans edin yani mutlaka hareket edin.

Menopoz sonrası incelme...

İki cins arasında malesef kilo konusunda erkekler daha şanslıdır: kadınlar yaşlandıkça daha fazla kilo alır. Buna kadınların menopoz dönemlerindeki hormonal dengesizlikler de eklenince... Yapacak tek şey var, mutlaka daha fazla hareket edin.

Erkek ve kadınlar arasındaki farklar
Doğanın adil olmadığını söyleyebiliriz!

Erkeklere oranla kadınların vücutlarındaki yağ oranları daha yüksektir: kadınların %18-25 oranına karşılık erkeklerin %10-15. Ayrıca kadınların kilo vermesi de erkeklerden zordur. Kadınların özellikle basenlerindeki yağ birikmelerini yok etmeleri erkeklerin genellikle mide, karın bölgesinde biriken yağlarından kurtulmalarından çok daha zordur. Kadınlardaki bu birikimler fizyolojik ve biyolojik nedenlerle bulunur.

Hormonal değişikliklerle gelen görünüm (siluet) değişiklikleri

Genel anlamda kadınlar 20-50 yaşları arasında ortalama 7,5 kg ve üstü bir ortalamayla kilo alır. Bazıları için yaş ilerledikçe kilo artışı da yükselir.

Menopoz döneminde yaşanan hormonal değişiklikler vücutta kas oranının azalmasına ve yağ oranının artmasına sebep olur, bu da bel bölgesinin kalınlaşması anlamına gelir .
Bol hareket!

Sonuç olarak 50'li yaşlarda kilo almamak için beslenme düzenine daha da fazla dikkat edilmesi gerekir. Beslenme düzeninin iyileştirilmesinin yanı sıra bol egzersiz ve hareket yapılmalıdır. Böylece sadece vücudun yağ oranı değil, kas yapısı da sağlıklı ve kuvvetli olur.

Bahsedilen aktiviteler çok yoğun ve yorucu olmamalı ama düzenli şekilde gündelik bir rutin içinde yapılmalıdır. Kısacası TV önünde harcanan saatleri yürüyüş, bisiklet gibi aktivitelere dönüştürmek incelmenize de, sağlıklı olmanıza da yardımcı olacaktır.

İşte benim saçım!

Yüzyıllardan bu yana, kadınlar ve erkekler aynı dertten yakınınıp durdular: Kendilerine en uygun saç biçimini bulmak. Günün modasına göre saçlarını kazıdılar, pudraladılar, peruk taktılar ya da boyadılar. Ancak bugün artık sağlıklı, güzel ve ışıl ışıl saçları elde etmenin dertsiz tasasız yolları da var. Tıpkı ciltte olduğu gibi, saçta da çeşitli tipler sözkonusu, her biri için özel bakım gerekiyor. Kuru saçlar Kuru saçların neme ihtiyacı vardır, bu nedenle etkili bir saç kremi her şampuanın kesinlikle olmazsa olmazı. Saçınızın kökleri dışında her yanına boydan boya uygulayın. Yaklaşık üç dakika bekleyin, ardından kayganlığı gidinceye dek durulayın. - Saç maskeleri ışıltıyı artırmak için muhteşem bir çözüm, ancak saçta beş dakikadan uzun süre bekletildiği takdirde işe yarar. - Kimyasal maddeler ve saç kurutma makinesiyle aşırı derecede kurutma en aza indirilmeli. Öte yandan gölge ve renk, gereğince yapılırsa ışıltıyı ve saçın kalitesini artırabilir. Kullanılan ürünlerdeki peroksit düzeyinin de az olmasına dikkat edilmeli. - Boyamadan sonra saç renginin korunması için, daima boyalı saçlar için geliştirilen ürünler kullanılmalı. Bu ürünler alkol içermez ve pH dengesini korur, böylece saçın fazla kurumasının önüne geçilir.

İnce ve cansız saçlar

- Saç serumları kırılan uçları düzleştirmede son derece işe yarar. Parmaklarınızın arasına bir damla alarak yıpranmış saç uçlarına uygulayın.
- Hacimsiz saçlar çoğu zaman fazla ürünün, özellikle de saç kremlerinin kullanması sonucu ortaya çıkar. Daha hafif bir ürüne geçin ya da birkaç gün boyunca hiç kullanmayın.
- Saçlara hacim ve hareket kazandırmak amacıyla, saç diplerine (geri kalan yerlere değil) köpük sıkın. Saç kurutma makinesiyle şöyle bir kurutun.

Yağlı saçlar

- Saç derisinde biriken sebum adlı yağ hücrelerinin fazlalığı düzensiz şampuanlama, terleme ya da hormonal dengesizlikten kaynaklanıyor olabilir. Saç derisindeki bezlerden gelen salgılar saç tellerinin üzerini kaplar, toz ve kirler saçta toplanır, böylece saçınız yağlı, cansız ve donuk bir görünüme bürünür. Çaresi: saçınızı her gün arındırıcı bir şampuanla yıkayın. Krem içermeyen şampuanlardan kullanın.

Dalgalı saç

- Saç türleri arasında en yaygın olanı budur. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ı değişen oranlarda dalgalı saça sahiptir. Dalgalı saç genellikle kuru olur, bu nedenle nemlendirici içeren şampuan ve kremlere gerek vardır.

- Islak saça uygulanan serumlar saç tellerini yumuşatır.

- Serum ve köpükler saçtaki kıvrımları vurgular.

- Saçın ıslakken düz taranması, jöle sürülmesi ve kendi kendine kurumaya bırakılması da izlenebilecek başka bir yöntemdir.

Saçla ilgili önemli ipuçları

- Saçınızın sağlığını yitirecek kadar kötüleşmesine izin vermeyin. Güneşten kaçının, özellikle de saçınız boyalıysa...

- Her zaman nazik şampuanlar ya da kremler kullanın. Saç tipinize ya da saçınızın durumuna uygun ürünler seçin.

- Saçınızı sert havlularla kurulamak dalgaları kıvırcık hale getirebilir.

- Saç tipinizden emin değilseniz kuaförünüze ya da uzman tehşhisine başvurun.
Saç kesiminin önemi

İnce telli ve düz saçlar cesaret ister

Saçınızı omuzlarınızdan aşağıya uzatmayın; zekice kesilmiş katlar saçınızı daha kalın göstererek hareket kazandırır. Yüz şeklinize uygun bir perçem de iyi fikirdir.

Kalın ve sert saçlar

En kolay saç tiipi, ama sürekli bakım ve kontrol gerektirir. Fazla kısa kesmeyin, yoksa çim adama benzersiniz.

Dalgalı saçlar

İnceden kalına doğru uzanır, bu yüzden kesim ve uzunluk tamamen yüz şekline bağlıdır. Ne kadar uzatırsanız, dalgaları o kadar azalır.

Kıvırcık saçlar

Bu saçların yapısı büyük çeşitlilik gösterir, ancak önünüzdeki seçenekler sınırlıdır. Doğal haliyle bırakın, iyi bakın ve örme, topuz gibi stil tekniklerini öğrenin ya da düz hale getirin. Bu sonuncusu kimyasal işlem gerektirdiğinden, saçınızı sağlıklı tutmak için sürekli bakım uygulamanız gerekecek. Düzleştirme işlemini profesyonellere bırakmanız en iyisi.

Herkes için karma diyet

Akdeniz, Meksika, Çin, Fransız, Japon, Eskimo... Sağlıklı bir şekilde zayıflamak için hangi diyeti uygulamanız gerektiğini biliyor musunuz? Hepsini bir kenara koyun, karma diyeti uygulayın. Karma diyet Akdeniz, Meksika, Çin... Sağlıklı bir şekilde zayıflamak için hangi diyeti uygulamanız gerektiğini biliyor musunuz? Hepsini bir kenara koyun, bu listelerden oluşturduğumuz karma diyeti uygulayın. Bu hafta dünyada kabul görmüş diyetlerin olumlu taraflarını alıp yeni bir 'karma diyet' hazırladım. Öncelikle bu beslenme biçimlerini de tanıyalım. Onların en iyi yönlerini öğrendikten sonra bu yepyeni diyeti uygulamaya başlayabilirsiniz... Karar sizin! Akdeniz diyeti ABD, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Japonya, Yugoslavya ve Yunanistan'ı içine alan ve "Yedi Ülke Çalışması" diye bilinen araştırmada, diyetleri zeytinyağı açısından zengin olan Akdeniz ülkeleri insanlarının kan kolesterolü düzeylerinin ve kalp hastalıklarından ölüm risklerinin Kuzey Avrupa halklarından çok daha düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca, tipik Akdeniz diyetinin daha çok diyet lifi içerdiği, her öğünde ekmek ya da pilav, makarna gibi tahıllı

gıdaların yendiği, sarımsağın da yaygın olarak tüketildiği vurgulanmıştır. İtalya'nın Napoli kentinde yaşayan kişilerle İngiltere'nin Bristol kentinde yaşayanların sağlık durumlarının karşılaştırıldığı bir araştırmada da Napoli halkının daha çok taze domates ve zeytinyağı tükettiği belirlenmiştir. Napolililerin kanlarındaki karoten ve E vitamini düzeyleri yüksek, buna karşılık kalp hastalığı riskini artırıcı özelliği bulunan "kötü kolesterol" (LDL) düzeyi düşük bulunmuştur. Bu araştırmalar, Akdeniz diyeti bileşenlerinin, özellikle de zeytinyağının sağlık üzerindeki olumlu etkilerini kanıtlamaktadır. Zeytinyağında bulunan birçok maddenin vücuttaki hücrelerin oksijenden zarar görmesini engelleyici (antioksidan) özelliği vardır.

Zeytinyağı mucizesi

Günlük diyetlerindeki katı yağ miktarını azaltıp daha çok zeytinyağı tüketmeye başlayan kişilerin kanlarında kalp hastalığından koruyucu iyi kolesterol (HDL) düzeyi artmakta, kalp hastalığı riskini artıran kötü kolesterol (LDL) düzeyi ise düşmektedir. Son yıllarda kötü kolesterolden daha da zararlı bir maddenin oksitlenmiş LDL (kötü kolesterol) olduğu ortaya çıkmıştır. Zeytinyağındaki tekli doymamış yağ asidi olan oleik asit oksitlenmeye karşı dayanıklıdır. Ayrıca, zeytinde bulunan Oropein adlı maddenin de LDL' yi oksitlenmekten koruduğu bulunmuştur. Geleneksel Türk mutfağı yemeklerinden etli ve zeytinyağlı sarmalarda kullandığımız üzüm yaprağı da çok iyi bir karoten kaynağıdır. Zeytinyağlı yaprak sarmasının besin değerini incelediğimiz bir araştırmada Akdeniz diyetinin iyi bir örneğini oluşturan bu yemeğimizin hem zeytinyağı, hem de yaprak ve pirinç içermesi açısından sağlığa olan yararını bir kez daha vurgulamış olduk.

Çin diyeti

Çin'in 65 farklı bölgesinde yaşayan 6 bin 500 kişi üzerinde yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, Çinliler Kuzey Amerikalılar'dan yüzde 20 daha fazla kalori aldıkları halde onlardan yüzde 20 daha zayıflar... Çin'deki kalp hastalığı oranı da Amerika'dakinin onda biri. Çin'de kanser görülme oranı da düşük. Yalnızca mide, yutak ve karaciğer kanserleri biraz daha sık görülmekte. Çinliler'in Batılılara göre daha sağlıklı olmalarının nedeni, daha az yağ ve hayvansal protein almaları, buna karşılık daha çok tahıl, sebze ve soya içeren bir beslenme düzenini takip etmeleridir. 60 yıl önce Çinliler'in kalorilerinin yüzde 85'i tahıllardan, yalnızca yüzde 2'si hayvansal gıdalardan gelmekteydi. Günümüzde de modern Çin köylülerinin büyük bir çoğunluğu vejetaryendir. Temel gıdalarını hala pirinç, soya, diğer kuru baklagiller ve sebze oluşturmaktadır. Çin gıdaları Amerikan gıdalarından 7 kat daha fazla diyet lifi içermektedir.

Eskimo diyeti

Balık yeme ile sağlık arasındaki ilişkinin ilk verileri Grönland Eskimolarının diyetleri incelenerek elde edilmiştir. Eskimolar günde ortalama 100 gram balık yiyor. Günlük kalorilerinin yüzde 40-45 gibi büyük bir bölümünü yağdan almalarına karşın kalp hastalıklarından ölüm oranı çok düşüktür. Bilimadamları bunu balıkta bol bulunan ve kalbi koruyan Omega 3 adlı yağ asitlerine bağlamışlardır. Araştırmacılar, günde 100 gr. balık yemenin şehir hayatı için 'zor' olduğunu göz önünde bulundurarak şunu önermektedirler: Haftada 1-2 balık yiyin, kalbinizi koruyun.

Fransız diyeti

Fransız Mutfağı denince akla bol tereyağı, krema, peynir, yumurta ve çikolata içeren gıdalar gelmektedir. Bu gıdaların kalp hastalıklarıyla ilişkili olduğu düşünülmesine karşın, Fransa, kalp hastalıklarının dünyada Japonya'dan sonra en düşük olduğu ülkedir ve hastalık oldukça ileri yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Fransızlar Amerikalılar'dan daha çok kalori aldıkları halde şişmanlık önemli bir sağlık sorunu değildir. "Fransız çelişkisi" adı verilen bu çelişki Fransız diyetinin hangi özelliğinden kaynaklanmaktadır? Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Fransızlar Amerikalılar'dan 2 kat fazla peynir, 4 kat fazla tereyağı tüketmekte ancak tüm yemeklerinde yağ sürülmemiş taze ekmek, tatlı olarak genellikle meyve ve peynir yemekte ve şarap içmektedirler. Yemeklerle içilen bir bardak şarabın kalbe yararı olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bol miktarda yenen peynirdeki kalsiyumun da yağla birleşerek yağın emilimini azaltacağı, böylece şişmanlığa yol açmayabileceği belirtilmektedir.

Japon diyeti

Japonlar dünyada en düşük kalp hastalığı oranına ve en yüksek yaşam süresine sahip ulustur. Kanser oranı da diğer ülkelere göre çok düşüktür. Bu hastalıkların gelişmiş Batı ülkelerine oranla daha az görülmesinin nedeni olarak Japonya'da pirincin temel gıda olması, balık ve soyanın yaygın olarak tüketilmesi ve diyetin çok az yağ içermesi (enerjinin yalnızca yüzde 10'u yağdan gelmektedir) gösterilmektedir. Beslenme biçiminin sağlıkla ilişkisini ortaya çıkarmada ilk yararlanılan çalışmalar Amerika'ya göç eden Japonlar üzerindeki araştırmalardır. Göçmen Japonlar kendi ülkelerinde sağlıklıyken ABD'ye yerleştikten sonra Japonya'daki diyetlerinden vazgeçip Amerikan diyetine adapte olunca kalp hastalığı ve kanser oranının Amerikalılar'ın düzeyine ulaştığı görülmüştür. Ayrıca, bu kişilerin çocuklarında ve torunlarında da aynı hastalıklar daha sık ortaya çıkmaktadır.

Meksika diyeti

Meksika'nın orta bölgelerinde yaşayan insanlar da tıp dünyasının ilgisini çekmiştir. Bu toplumda yüksek tansiyon ve kalp hastalığı sorunu yoktur; üstelik dünyadaki en düşük kanser oranı da bu bölgededir. Çok yüksek fiziksel aktivite vücut hareketi) kapasitesi olan Meksikalılar'ın kalorilerinin yüzde 75-80'i karbonhidratlardan, yalnızca yüzde 10'u yağlardan gelmektedir. Günlük diyetlerinin büyük bir kısmını baklagiller, kabak, mısır ve diğer sebzeler oluşturmakta ve çok az hayvansal gıda tüketmektedirler.

Uzun yaşamın 10 yolu

ABD'de California Üniversitesi'ne göre uzun yaşamak için iyimserlik yetmiyor başka koşullar var.Ömre ömür katan tavsiyeler İyimser olun, evlenin, hayvan besleyin, stres ve sigaradan uzak durun gibi 10 maddelik liste birçoğumuzun yabancısı değil. Ancak Amerikalı bilimadamları uykunun azı olduğu gibi fazlasının da zararlı olduğunu iddia ediyor. Uzun bir yaşam mı istiyorsunuz? O zaman işe düşünce biçiminizi değiştirmekle başlayın. Çünkü Amerika'daki Mayo Clinic uzmanları optimist yani iyimser düşünmenin erken ölüm riskini yüzde 50 azalttığını söylüyor. Amerika'daki California Üniversitesi'nin yaptığı bir başka araştırmada ise iyimser düşünmenin yanı sıra sosyal ilişki, fiziksel aktivite, eğitim ve maddi durumun da yaşam süresini uzatan önemli birer faktör olduğunu gözler önüne serdi. "100 yıl yaşamak hayal değil" diyen uzmanlara göre uzun bir hayatın sırrı 10 adımda gizli. İşte yapmanız gerekenler:

1. Optimist olun: Optimist (iyimser) olmak yaşamın yüzde elli uzamasına neden oluyor. Pesimistler ise stresin yol açtığı yüksek tansiyon gibi hastalıklar yüzünden hayata daha erken veda etmek zorunda kalıyor.

2.Çok fazla uyumayın: Uzun uykuları seviyorsanız bundan hemen vazgeçin. Çünkü araştırmalarda çok fazla uykunun ömrü kısalttığı ortaya çıktı. Ancak az uyumaktan da kaçınmalısınız. Eğer dört saatten az uyuyorsanız yine erken ölüm riskiniz fazla demektir. Uzmanlara göre en ideal uyku saati6 ya da 7 saat olmalı.

3. Sigarayı bırakın: Artık sigaranın sağlık için zararlı olduğunu çocuklar bile biliyor. Fakat halen milyonlarca kişi bu konuda vurdumduymaz davranmaya devam ediyor. Sigara içenlerin kansere yakalanma riskinin içmeyenlere oranla iki kat daha fazla olduğu unutulmamalı.

4. Bol bol seks yapın: Düzenli bir seks hayatı olan insanlar daha sağlıklı ve daha az stresli oluyor. Haftada beşten çok seks yapan erkeklerde prostat kanseri, kadınlarda meme kanseri riski azalıyor. Migren ağrılarını yok etmeye yardımcı oluyor. Daha genç gösteriyor. Depresyona iyi geliyor. Kalp krizi riski yarı yarıya azalıyor. Bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olarak hastalıklara karşı vücudun direncini arttırıyor.

5. Hayvan sahibi olun: Araştırmalarda hayvan sahibi olanların olmayanlara oranla yüzde 12 daha uzun bir hayata sahip olduğu ortaya çıktı. Özellikle de köpek sahibi olanlar. Hayvanlar insanların mutsuzluğunu azaltıyor. Ayrıca kendini yalnız hissetmemesini de sağlıyor.

6. Düzenli kontrole gidin: Düzenli kontrol hastalıkların erken teşhisi anlamınageliyor. Uzmanlar sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.

7. Zengin olmak: Zengin olanlar fakirlere göre daha uzun yaşıyor. Çünkü daha sağlıklı koşullarda yaşıyorlar ve daha iyi besleniyorlar. Aynı zamanda daha iyi şartlarda tedavi olma imkanına sahip oluyorlar.

8. Stresten uzak bir hayat: Çok stresli bir hayata sahip olanların 55 yaşına geldiğinde kalp krizi geçirme riski daha az stresli bir hayat sürenlerle kıyaslandığında 6 kat daha fazla. Bu yüzden hayatınızdan stresi çıkarın.

9.Antioksidan değeri yüksek besinler: Ispanak, domates, brokoli gibi kanser riskini azaltan sebze ve meyvelerle beslenin.

10. Evlenin: Evlenin ancak evlenirken büyükannesi ya da büyükbabası halen hayatta olan kişileri kendinize eş olarak seçmeye özen gösterin. Çünkü uzun bir yaşamda genler de çok büyük rol oynuyor. Bu belki size yardımcı olmayabilir. Ancak çocuklarınızın daha uzun ömürlü olmasını sağlar. Öte yandan evli erkeklerin yalnız yaşayanlara oranla daha uzun yaşadıkları da ortaya çıkmıştı.

Makyaj çantanızı detokslayın

Makyaj çantanız patlamış bir boya fabrikasına mı benziyor? işte size kutularında ufalanmış pudra parçalarından ve akmış parlatıcılardan kurtulma konusunda yol gösterecek ve yeni sezon ganimetlerine yatırım yapmanız için yardımcı olacak altı adım detoks programı. Bol bukleler ve kusursuz yüzler işte biz geliyoruz!!! Adım 1 Dagınıklığı temizleyin Yapılması gerekenler: İtiraf edelim, konu makyaj çantamızdan herhangi bir ürünü yok etmek olduğunda çok yetersiz kalıyoruz ve makyaj çantamız kullanışlı olmamaya başlıyor. Yardıma ihtiyacımız var! Jayme Barret'ın Sterling Yayınevinden çıkan "Hayatınız için Feng Shui" kitabında 'Dağınıklığı temizlemek size ferahlık getirecek' önerisini dikkate alalım. işte 'Bahar temizliği' yaparken kendimize sormamız gereken sorular: Bu ürünü kullanıyor muyum? İhtiyacım var mı? Seviyor muyum? Aynı pembe renkli ürünün tonları varsa sürekli olarak kullandığınızı seçip diğerini ya atın ya da başkasına verin. Promosyon amacıyla dağatılan ürünleri sırf bedava diye tutmayın. Beğeniyorsanız ya kullanın ya da yok edin.

Makyaj çantanız ezilmiş ve akmış ürünlerle doluysa yenilere yer yok demektir. Ayrıca şunları da tavsiye ederiz...

Dağılmış pudralar paketlerini her açtığınızda paramparça olur ve ezilip yayılırlar. Bunu her zaman göz önünde bulundurmalısınız.

Parlatıcılar her yere noktalar bırakarak yayılırlar. Bir koruyucu kılıf edinmekte fayda var.

Sizi 'Cumartesi Gecesi Ateşi' partisi veriyormuş gibi gösteren kırmızı bazlı bronzlaştıncı pudraları terkedin.

Ana renk maskaradan vazgeçmeyin. Kavanoz içinde cilt renginize uygunluk sağlamayan bazlardan kurtulun. Aynı şekilde mozarella peyniri gibi erimiş bir dokuya ulaşmış ojeler varsa yok edin.

Adım 2

Ürünlerinizi paketlerden çıkarın


Yapılması gerekenler: Ürünlerimizin sayılarında indirime gitmek için aşağıdaki önerileri esas almaya ve bu ürünleri tutmaya hazırız.

Nemli ciltleri mükemmelleştirrnek için baz. Stila' nın 'Tinted Moisturizer"ına bayılıyoruz.

Makyaj artistlerinin favorisi, görünmez 'concealer' YSL Touche Eclat.

Cilt tonunuza uygun olan bir aydınlatıcı. En iyileri ışığı doğru ortamda yansıtan ve gözlere, omuzlara, yanaklara kullanılandır. Prescriptives'in Magic Liquid Potion'u deneyin.

Gözler, yanaklar ve dudaklar için şeftali ve krem tonu renkli bir allık. Clarins'in tender mandarin rengi 'Multi Blush'ını çok sevdik

Flört eden doğal gözlere sahip olmak için, Clinique'in Naturally Glos Mascara' sını deneyin.

Dudakları parlak yumuşak tutmak için çantamızda balm bulundurun. Lancôme'un Sweet Balm'ım çok beğendik

Güzel bir şaç fırçası. Mason Pearson en iyilerine sahip.

L'oreal Techni art'ın Volume Lift isimli ürünü. Şişenin ucundaki ağızlıkla köklere inmeyi başarıyorsunuz ve ürünü her yere saçılmaktansa gerçekten ihtiyacınız olan yere kullanıyorsunuz. L'oreal Techni art'tan 'Hot Style Constructor.

Saçların yapış yapış ve dağanık olmasını engelliyor. Aynı zamanda sıcaktan zarar gören saçları da koruyor. İnanılmaz!

İnce mi olmak istiyorsunuz?

Eğer her daim ince kalmak istiyorsanız yazımızı dikkatli okuyun. İlk gün egzersiz yapın Bacaklarınızı omuz hizasında açın. Ellerinizi kalçalarınıza koyun, dizlerinizi bacaklarınız yere paralel olacak şekilde kırın ve sonra tekrar doğrulun. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın. Ellerinizi kalçalarınıza koyun. Bacaklarınızdan biri ile mümkün olan en büyük adımı atın. Öndeki diziniz kırık, arkadaki gergin olsun. Birkaç saniye bekleyin ve sonra bacağınızı diğerinin yanına çekin. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın. Parmak uçlarınızın üzerinde mümkün oldukça yükselin. Hareketi 15 kez olmak üzere iki set tekrarlayın. Sırtüstü uzanın... Ellerinize birer ağırlık alarak kol kaslarınızı çalıştırın. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın. Aynı hareketi bu kez ayakta yapın. Bacaklarınızı omuz hizasında açın, ağırlıkları elinize alın ve kollarınızı Ağırlıkları elinizde tutarak dirseklerinizi kırmadan, kollarınızı iki yana açarak kaldırıp indirin. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın.


Sırtüstü uzanın. Ellerinizi başınızın altına alın, dizlerinizi kırarak yavaşça mekik çekin. Hareketi 15 kez olmak üzere üç set tekrarlayın.


İkinci gün

Her iki elinize ağırlık alın... Dizlerinizi kırmadan, bedeninizin üst kısmının yerle 90 derece açı yapmasını sağlayın. Ağırlıklarla beraber dirseklerden kırıp bel hizasına kadar kaldınn. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın.

Sırtüstü uzanın, iki yana açtığınız kollarınızı kırmadan, ağırlıklarla birlikte indirip kaldırın. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın.

Ağırlıktan, kollarınızı iki yanda açık biçimde kırarak omuz hizanızda tutun. Daha sonra başınızın üzerinde birleştirip yine serbest bırakın. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın.

Yere yüzükoyun uzanın, ellerinizi başınızın arkasında birleştirin, sadece bedeninizin üst kısmıyla, yerden bir miktar kalkıp tekrar yatın. Hareketi 15 kez olmak üzere üç set tekrarlayın.

Dizleriniz omuz hizasında açık olacak şekilde ayakta durun, iki yanda serbest olan kollarınızı, ellerinize ağırlıklar alarak kaldırıp indirin. Hareketi 12 kere olmak üzere iki set tekrarlayın.

Bir sandalyeye oturun. Ellerinizle sandalyenin kollarına tutunun ve kendinizi sadece kol kaslarınızı çalıştırarak kaldırmaya çalışın. Hareketi 12 kez olmak üzere iki set tekrarlayın.

Üçüncü gün

Egzersiz süresini 60 dakikaya çıkarın.


Dördüncü gün

Birinci günün hareketlerini tekrarlayın.


Beşinci gün

İkinci günün hareketlerini tekrarlayın.

Altıncı ve yedinci gün

Daha çok kalori yakmanızı sağlayacak, daha hareketli egzersizler yapın. Basketbol, step, hızlı tempoda yürüyüş...

Benim güzel cildim

Kimimizin cildi kurudur, bazılarımızın yağlı, büyük çoğunluğumuzun karmadır. Tabii bu sıfatlar alnımızda yazmaz. Ayrıca bu cilt tipleri her zaman tek bir özellik içinde sınırlı kalmaz. Biz bunları zorunlu olarak böyle sınıflasak da, gerçek hayatta biraz daha karmaşık, anlaşılması daha güç ciltlerle karşılaşırız. Cildimize bakmak, korumak, geliştirebilmek için onu iyi tanımalıyız. Biliyorsunuz, cilt bakım ürünleri hiç de ucuz değildir. Bu bizim zaafımız, hepimiz razı geliyoruz. Her birimiz kendi gücümüz oranında ciddi bir bütçeyi bu ürünlere ayırıyoruz. Ama doğru seçim yapmamışsak, pek yararını göremiyoruz. Üstelik faydası bir yana, bize zararlı bile olabiliyor. Cildimizin güzelleşmesini beklerken, yepyeni sorunlarla karşılaşmamıza yol açabiliyorlar. Cilt tipimiz genellikle kalıtsaldır. Buna rağmen zamanla değişebilir. Güneş, çevre kirliliği, kapalı mekanlarda yaşamak, kaloriferlerin havayı kurutması, sağlıksız beslenme, yanlış sabunlar, kalitesiz veya yanlış bakım ve makyaj ürünleri, en güzel, en normal cildin bile bozulmasına yol açabilir. Cilt tipi zamanla değişebilir Günlük bakım ürünlerinizi ve makyaj malzemelerinizi seçerken dikkatli olun. Cildin değişkenliğini ve hassasiyetini dikkate alın. En iyisi, ürünleri tek tek alın ve cildinize iyi gelip gelmediğine hemen karar vermeyin. En kaliteli kremleri kullandığınızı düşünürken,

bir bakarsınız ki, cildiniz tepki göstermeye başlamış! Kuşkusuz bu değişimleri, tepkileri, etkileri en iyi kendiniz takip edebilirsiniz. Bugünkü yazımda, cildinizi anlamanız ve ona daha iyi bakmanız için bazı temel bilgiler vermeye çalışacağım. fondötenleri tercih edin.

Kuru Cilt

Özellikleri: Kuru ciltte yağ ve ter salgılaması son derece sınırlıdır. Böyle ciltler, yıkandıktan sonra gerilir, kolayca kızarır. Kırışmaya çok müsaittir. Özellikle göz çevresi erken yaşta kırışır. Cilt yüzeyindeki aşırı kuruluk, cildi bakterilere karşı koruyan asit mantonun dengesini bozar. Bu nedenle, kuru ciltler çok hassas olur. Kalıtımdan başka, hormonal sorunlar, özellikle menapoz ve guatr hastalığı, cildin kurumasından sorumlu olabilir. Bunların yanı sıra, güneşlenme merakı, yeteri kadar su içilmemesi, aşırı soğuk ve sıcak hava, hatalı bakım ürünleri de cildin kurumasına yol açar.

Bakımı: Uygun bir nemlendirici ve gece kremleri, kuru ciltleri rahatlatır, besler ve dengeler. Bu tip ciltlerde yüzde 15-30 oranında yağlı kremler kullanılabilir. Özellikle hayvansal ya da bitkisel yağlar içeren, mineral veya kollajen benzeri ürünler, C-E vitaminleri, Qenzim-10, östrojen, soya yağı ve yeşil çay katkılı nemlendiriciler, kuru ciltleri çok rahatlatır. Öte yandan bol su içilmesi ve sert temizleyicilerden, sabun ve şampuanlardan sakınılması gerekir. Makyaj yaparken cildinizi daha fazla kurutmamak için yağ veya su bazlı fondötenleri tercih edin.

Yağlı Cilt

Özellikleri: Hem soluk, hem de parlak görünürler. Geniş gözenekleri, siyah noktaları ve benekleri ile sivilce oluşumuna müsaittirler.

Bakımı: Yağlı ciltle baş etmek zordur. Bu konuda yapılan en büyük yanlış, yağlı ve akneli ciltleri nemsiz bırakmaktır. Oysa bu tip ciltlerin yağını dengelerken, nemini korumak çok önemlidir. Güneş ise cildinizi kurutmaktan başka işe yaramaz. Akneli dönemlerde cildinizde kalıcı lekeler bırakabilir. En iyi dostunuz sprey şeklindeki yağsız güneşten koruyuculardır. Sabun yerine temizleme losyonlarını kullanabilirsiniz. Sabunlar risklidir. Sabundan vazgeçemiyorsanız aşırıya kaçmayın, ılık su kullanın ve cildinizi izleyin. Kuruma başlarsa üründen vazgeçin. Yağsız (oil-free) ürünlerde nem çekici ve koruyucu maddeler bulunur. Yağ oranını dengeleyen (oil-control) ürünlerde ise pudra, kil veya polimer bulunur. Bunlar cildin fazla yağını emer.

Karma Cilt

Özellikleri: En sık rastlanan cilt tipibudur. Çoğu insanın cildi, karma cilde yakındır.İsminden de anlaşılacağı gibi yağlı ve kuru cildinkarışımıdır. 'T' bölgesi; yani alın, burun ve çenebölgesi yağlı, göz çevresi ve yanaklar ise kurudur.

Bakımı: Karma ciltler için uygun bakımürünlerini bulmak zordur. Dengesi çabukbozulur. Örneğin, ağır bir nemlendiricikullanıldığında cilt hemen sivilcelenir. Tahrişedici bir temizleyici kullanılırsa, yanaklardapullanma başlar. En doğru çözüm, yağlı ve kuru bölgeler için ayrı ürünler kullanmaktır.

Kendi detoxunu kendin yap

Yeşil çayın düşüncesi bile iyi geliyorsa, bir de 24 saatte kolay detox yöntemimizi deneyin. Kısa sürede sonuç alabileceğiniz harika önerilerle kendinizi daha iyi, daha zinde hissedeceksiniz.SABAH 7: Akıllı vücut ürünleri Günün ilk saatlerinde fazla kimyasal ürün kullanmamaya özen gösterin. Ayrıca kullandığınız ürünlerin içeriğini okuyun. Uzmanlar, birçok kozmetik üründe bulunan phtlatales adlı kimyasal maddenin kadınlarda yumurtalık hastalıklarına ve sakat doğumlara neden olabileceğini söylüyor. Duş jelleri yerine birkaç gün kekikli, lavantalı doğal sabunlarla yıkanarak güne başlayabilirsiniz. Doğal özlerle hazırlanan vücut losyonları sizi mutlu edecektir. SABAH 8: Organik beslenin! Toksinleri atmanın etkili bir yolu da organik besinler tüketmek. Sağlıklı bir yaşam için tercihlerinizi organik besinlerden yana yapmanız gerekiyor. Büyük marketlerin hemen hepsinde artık organik gıda bölümü var. Alışverişinizi buralardan yapabilirsiniz. Ayrıca manavınıza meyve ve sebzelerin nereden geldiğini sorabilirsiniz. Domatesler Çanakkale?den, şeftaliler Bursa?dan, kayısılar Malatya?dan, karpuzlar Diyarbakır?dan geliyorsa sorun yok demektir.

SABAH 8:30: Renginizi seçin!
O gün daha çok neye ihtiyacınız var? Enerji, huzur, dinginlik, romantik duygular, yüksek enerji, inanç... Uzmanlar renklerin duygu ve düşüncelerimiz üstünde büyük etkisi olduğunu söylüyor. Tempolu bir gün ve yüksek enerjiye ihtiyacınız var, öyleyse seçiminiz kırmızı olmalı. Çok heyecanlısınız ve sakinleşmeniz lazım, maviler ihtiyacınız olan dinginliği sağlayacaktır. Yeşil huzur verir, turuncu mutluluk, pembe ise romantik duygular için ideal.

SABAH 9: Limonlu ılık su
Sabahları içilen kahve akciğerlerimizi zorlar. Oysa limonun temizleyici bir etkisi vardır. Kafein damarların gereğinden fazla çalışarak kalp ritminin bozulmasına neden olur. Kahvaltıdan bir saat sonra bir bardak ılık limonlu su içmek vücudu temizler, siz de kendinizi daha iyi hissedersiniz.

ÖĞLEN 1: Mikrodalga fırını yok edin!
Yemekler mikrodalgada pişirildiğinde, enerji friksiyonal sıcaklığa dönüşüyor, bu da dolaşım ve boşaltım sistemlerini etkiliyor çünkü çoğu kanser, kısırlık ve doğum sakatlıklarına yol açan bisphenol maddesi katkılı.

ÖĞLEDEN SONRA 3: Su cam bardakta...
Hepimiz çok su içmemiz gerektiğini biliriz, ama sakın plastik şişeden içmeyin. Şişe bir kere açılınca bakteri üretimi de başlar. Ayrıca sakın şişeyi yarı dolu şekilde bırakmayın, çünkü bakteriler sudaki oksijenle daha da çoğalır.

AKŞAM 7: Izgarayı unutun!
Oksidanlar ızgaralarda ve barbekülerde çokça bulunur. Yemekleri çok fazla pişirmemeye dikkat edin. Bazı teflon tavalar da fazla ısıtıldığında zararlı. Yani en sağlıklısı buharda pişmiş sebzeler.

AKŞAM 9: Evde küçük değişiklikler
Araştırmalar, eski mobilyalar ve halılarda görülen PDBE maddesinin sağlığa zarar verdiğini söylüyor. Eski koltuk yüzlerini değiştirin ve halınızın rengi atmışsa kaldırın. Tüm bunlar hem mikrobik yuvalar demektir hem de kendinizi ruhen yorgun ve yıpranmış hissetmenize sebep olur.